16 October 2024

Avrupa’nın Net Sıfır Teknoloji Üretim Ekosistemini Güçlendirmeye Yönelik Tedbirlerin Çerçevesini Oluşturan 2024/1735 Sayılı Tüzük’ün Genel Değerlendirmesi

 

Fotoğraf Bilgileri: Image by the European Commission

 

Halil Çeçen, Dr. Öğretim Üyesi, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Özel Hukuk Bölümü, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı

 

Giriş

“Avrupa’nın net sıfır teknoloji üretim ekosistemini güçlendirmeye yönelik tedbirlerin çerçevesini oluşturan” 13 Haziran 2024 tarihli ve 2024/1735 sayılı Tüzük, 28 Haziran 2024 tarihli Avrupa Birliği (AB) Resmi Gazetesi’nde yayınlanarak, Tüzüğün 49/2. maddesi uyarınca, 29 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tüzük, Avrupa ekonomisinin karbonsuzlaştırılmasına ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına yönelik eylemler belirleyen ve 2050 iklim nötr bir Avrupa yaratma hedefini oluşturan Avrupa Yeşil Mutabakatı temelinde Avrupa Komisyonu (Komisyon) tarafından yayınlanan 5 Mayıs 2021 tarihli “2020 Yeni Sanayi Stratejisinin Güncellenmesi: Avrupa’nın kalkınması için daha güçlü bir Tek Pazarın inşası” başlıklı bildirisine dayanılarak yasalaşmış olup, aynı zamanda Paris İklim Anlaşması hedeflerinin elde edilmesi açısından da önemli bir hukuki enstrüman olarak görülmektedir (par. 3).

Tüzüğün Amacı ve Kapsamı

Tüzüğün kabul edilmesindeki temel amaç, Birliğin net sıfır teknolojilerin güvenilir ve sürdürülebilir tedarikine erişimi sağlayabilmek için iç pazarın işleyişinin geliştirilmesi olarak belirtilmiştir. Bu hedefe ulaşmak için net sıfır teknolojilerin üretim kapasitesinin ve tedarik zincirlerinin artırılması da, araç olarak düzenlenmiştir. Böylece sadece 2021/1119 sayılı Avrupa İklim Kanunu’ndaki hedeflerin elde edilmesi değil aynı zamanda net sıfır teknolojilerdeki nitelikli istihdama katkıda bulunulması ve Birliğin rekabetçiliğinin iyileştirilmesi de planlanmıştır (1. madde). Böylelikle Tüzüğün kapsamına net sıfır teknolojiler dahil edilmiştir (2. madde). Net sıfır teknolojilerin tanımının nasıl olacağına dair ifade ise 3(1). maddenin atıfta bulunduğu 4. maddede ifade edilmektedir.

Net Sıfır Teknolojilerin Tanımı

2024/1735 sayılı Tüzüğün 4(1). maddesi uyarınca, net sıfır teknolojilerin kapsamına dahil edilen teçhizatların ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji teknolojileri ile karbon yakalama teknolojilerinin olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, Tüzük kapsamında bulunan net sıfır teknolojiler aşağıdaki şekildedir:

(a) FV (fotovoltaik), solar termal elektrik ve solar termal teknolojiler dahil olmak üzere solar teknolojiler;

(b) kıyı üstü rüzgar ve deniz üstü yenilenebilir teknolojiler;

(c) batarya ve enerji depolama teknolojileri;

(d) ısı pompaları ve jeotermal enerji teknolojileri;

(e) elektrolizörler ve yakıt hücreleri dahil olmak üzere hidrojen teknolojileri;

(f) sürdürülebilir biyogaz ve biyometan teknolojiler;

(g) KYD (Karbon Yakalama ve Depolama) teknolojileri;

(h) ulaşım için elektrik şarj teknolojileri ve şebekeyi dijitalleştirmeye yönelik teknolojiler dahil olmak üzere elektrik şebeke teknolojileri;

(i) nükleer yakıt döngüsü teknolojileri dahil olmak üzere nükleer fisyon enerji teknolojileri;

(j) sürdürülebilir alternatif yakıt teknolojileri;

(k) hidrogüç teknolojileri;

(l) önceki kategoriler kapsamına alınmayan yenilenebilir enerji teknolojileri;

(m) ısı şebeke teknolojileri dahil olmak üzere enerji sistem bağlantılı enerji verimlilik teknolojileri;

(n) biyolojik kökenli olmayan yenilenebilir yakıt teknolojileri;

(o) biyotek iklim ve enerji çözümleri;

(p) önceki kategoriler kapsamına alınmayan karbonsuzlaştırma için dönüştürücü sanayi teknolojileri;

(q) CO2 (karbon dioksit) ulaşım ve kullanma teknolojileri;

(r) ulaşım içim rüzgar itme ve elektrik itme teknolojileri;

(s) önceki kategoriler kapsamına alınmayan nükleer teknolojiler.

Tüzüğün Uygulanması

2024/1735 sayılı Tüzüğün uygulanmasının nasıl gerçekleşeceği ise, Tüzüğün ikinci bölümünde açıklanmaktadır. Bu çerçevede Tüzük ile ulaşılması istenen hedef, 5. maddede ifade edilmiş ve Birliğin net sıfır teknolojilere ve tedarik zincirlerine stratejik bağımlılığının azaltılması olarak belirlenmiştir. Bu amaçla, Birliğin 2030 iklim ve enerji hedeflerinin elde edilmesi amacıyla gerekli uygun teknolojiler için, net sıfır teknolojilerin üretim kapasitesinde Birliğin yıllık kullanım ihtiyaçlarının en az %40’lık temel ölçüte ulaşılması hedef olarak belirlenmiştir. Ayrıca 2040 yılı ile birlikte dünya üretiminde en az %15’lik paya ulaşmak da, yine net sıfır teknolojilerin Birlik’te üretiminin artırılmasına yönelik küresel hedef olarak ortaya konmuştur.

Yukarıda ifade edilen net sıfır teknolojilerin hangisi veya hangilerinin Tüzüğün Üye Devletlerde uygulanmasında dikkate alınacağının tespiti ise, Üye Devletlerin seçme yetkisine bırakılmıştır. Bu hususta Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkındaki Anlaşma’nın enerji alanını düzenleyen 194(2). maddesinin 2. alt paragrafının temel alındığı görülebilmektedir.

Bu çerçevede, 30 Aralık 2024 tarihi itibariyle Üye Devletler, tek irtibat noktaları oluşturmak veya belirlemekle görevlendirilmiştir. Üye Devletler tarafından oluşturulan veya belirlenen bu tek irtibat noktaları, net sıfır strateji projeleri dahil olmak üzere net sıfır teknoloji üretim projeleri için basitleştirici ve koordine edici izin verme süreçlerinden sorumlu olacaktır (6/1. madde). Tek irtibat noktalarının, proje geliştiricileri için, çevrimiçi ortamda belge sunmasına da izin vermeleri gerekecektir (6/2. madde). Ayrıca tek irtibat noktalarına yönelik, genel bir hüküm olarak, izin verme işlem süreçleri için azami süreler de saptanmış olup, böylece yıllık üretim kapasitesi bir Gigavat’tan (GW’tan) az olan net sıfır teknoloji üretim projelerinin inşası veya genişletilmesi için on iki ay, yıllık üretim kapasitesi bir GW’tan fazla olan net sıfır teknoloji üretim projelerinin inşası veya genişletilmesi için ise on sekiz aylık bir süre belirlenmiştir (9/1. madde).

Tek irtibat noktaları haricinde, her düzeyden idari makamlara da çeşitli görevler verilmiştir. Tüzüğün 11. maddesi uyarınca; imar, mekansal planlama ve arazi kullanım planları dahil olmak üzere planlar oluşturmaktan sorumlu olan ulusal, bölgesel ve yerel otoriteler, uygun olduğunda, net sıfır strateji planları gibi net sıfır teknoloji üretim projelerinin geliştirilmesi ve yine uygun olduğunda net sıfır sanayi geliştirme vadilerine ve gerekli altyapıya yönelik planları göz önünde bulunduracaklardır (11. madde).

Üye Devletler, Birlik’te yerleşik net sıfır teknoloji üretim projelerinin aşağıdaki koşullardan birisini karşılaması durumunda, bu projeleri net sıfır strateji projeleri olarak kabul edecektir:

(a) net sıfır teknoloji tedarik zincirinin bir bileşeni veya parçasının üretim kapasitesinin artırılmasıyla, Birliğin net sıfır teknolojilerinin teknolojik ve sınai dayanıklılığına katkıda bulunan net sıfır teknoloji üretim projelerinin

(i) Birliğin üçüncü ülkelerden gelen ithalata %50’den fazla bağımlı olduğu net sıfır teknolojileri için Birlik’teki üretim kapasitesine ilavede bulunması halinde,

(ii) Birliğin 2030 iklim ve enerji hedeflerine esaslı bir katkı sağlayarak önemli derecede üretim kapasitesine ilavede bulunması halinde,

(iii) Birliğin üretim kapasitesinin dünya üretiminde önemli bir payını temsil eden ve Birliğin dayanıklılığında önemli bir rol oynayan net sıfır bir teknoloji için Birlik’teki mevcut üretim kapasitesine ilavede bulunması veya bu kapasiteyi yenilemesi halinde.

(b) Avrupa net sıfır sanayisinin mevcut en iyi net sıfır teknolojisine veya türünün ilk örneği üretim tesisinde üretilen ürünlere erişimini sağlayarak Birliğin net sıfır sanayi tedarik zinciri veya alt sektörlerinde temiz, olumlu bir etkide bulunan ve aşağıdaki kriterlerden en az birini karşılayan net sıfır teknoloji üretim projesinin

(i) bölgesel ve yerel otoritelerle, eğitim ve uygulama kurumlarıyla ve ticaret birlikleri başta olmak üzere sosyal ortaklarla yakın işbirliği halinde çıraklık, staj, sürekli eğitim ve uygulama dahil olacak şekilde net sıfır teknolojiler için gerekli olan işgücünü çekebilecek, sürdürebilecek veya bu işgücüne yeni yeterlilikler kazandırabilecek tedbirleri yürürlüğe koyması halinde,

(ii) net sıfır teknolojilerin tedarik zincirinin parçası olarak kobilerin rekabetçiliğine katkı yapması halinde.

(c) CO2 emisyon oranlarını önemli derecede ve kalıcı olarak azaltan kapsamlı düşük-karbon, enerji, su veya materyal verimliliği ve uygulamalar dahil olmak üzere, gelişmiş çevresel sürdürülebilirlik ve performans veya sirküler özellik gerçekleştiren uygulamalarla net sıfır teknolojileri üreterek Birliğin iklim ve enerji hedeflerine ulaşmasına katkı yapan projeler (13/1. madde).

Bu hususta, 1 Mart 2025 tarihi itibariyle Komisyon, bu kriterlerin uygulanmasına yönelik yeknesak koşulları sağlayan rehber ilkeleri belirleyen bir uygulama tasarrufu kabul edecektir (13/2. madde).

Tüzük uyarınca sadece yenilenebilir enerji teknolojileri değil CO2 depolama teknolojilerinin de net sıfır stratejik proje kapsamına alınması mümkün kılınmıştır. Tüzüğün 13(3). maddesi uyarınca; Birliğin bölgesinde, münhasır ekonomik alanında veya Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca kıta sahanlığında yer alması, Tüzüğün 20. maddesinde belirtilen depolama yerleşkelerinde 2030 yılı ile birlikte yıllık en az 50 milyon ton CO2 enjeksiyon kapasitesinin elde edilmesi hedefine katkı sağlaması ve 2009/31 sayılı Direktif’e uygun şekilde, jeolojik olarak güvenli ve kalıcı CO2 depolanması için uygulanması şartlarını karşılayan CO2 depolama projelerinin, Üye Devletler tarafından net sıfır strateji projesi olarak kabul edilmesi hükmünü getirmiştir. Ayrıca yakalanan CO2’nin taşınması için gerekli olan CO2 altyapı projelerinin de net sıfır strateji projesi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

Net sıfır teknoloji üretim projelerinin, net sıfır strateji projesi olarak kabulüne dair olarak hidrojen kaynağına da özel bir önem verildiği görülmektedir. Tüzüğün 13(5). maddesi uyarınca, Tüzüğün 1(1). maddesinde belirtilen hedeflerin elde edilmesine katkı sağlayan ve Emisyon Ticareti Sistemi (ETS) İnovasyon Fonu’ndan faydalanan veya Ortak Avrupa Menfaati Önemli Projeleri, Avrupa Hidrojen Vadileri ya da Hidrojen Bankası’nın parçası olan net sıfır teknoloji üretim projesinin, proje destekçisinin yazılı talebi üzerine, net sıfır strateji projesi olarak kabul edileceği öngörülmüştür.

Net sıfır strateji projelerine vurgu yapılmasının nedeni ise, Tüzüğün 15. maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. 15. madde uyarınca, proje destekçileri ve ilgili tüm otoriteler, net sıfır strateji projeleri için, ilgili süreçlerin Birlik ve ulusal hukuk uyarınca mümkün olan en hızlı yolla işlemden geçirileceği belirtilerek, net sıfır strateji projelerine öncelik verileceği ifade edilmektedir. Böylece, Birlik hukukunda sağlanan yükümlülüklere halel getirmeksizin bir projenin net sıfır strateji projesi olarak kabul edilmesi halinde, Üye Devletler, bu projeye mümkün olan en üst derecedeki ulusal önem statüsünü sağlayacaklardır.

Net sıfır strateji projelerine izin verme işlem süreçleri; yıllık üretim kapasitesi bir GW’tan az olan net sıfır strateji projelerinin inşası veya genişletilmesi için dokuz ay, yıllık üretim kapasitesi bir GW’tan fazla olan net sıfır strateji projelerinin inşası veya genişletilmesi için on iki ay, 2009/31/EC sayılı Direktif’e uygun olarak bir depolama yerleşkesi işletmek amacıyla tüm gerekli izinler için ise on sekiz aylık bir süre belirlenmiştir (16. madde).

Üye Devletler, özellikle net sıfır strateji projeleri veya kümeleri dahil olmak üzere net sıfır teknoloji üretim projelerinin uygulanmasını hızlandırmak ve yenilikçi net sıfır teknolojileri test etmek başta olmak üzere, net sıfır sınai faaliyetlerini hızlandırmaya yönelik özel alanlar olarak Net Sıfır Geliştirme Vadileri belirlemeye de yetkili olacaklardır. Bu vadilerin amaçları ise, net sıfır sınai faaliyet kümeleri oluşturmak ve idari süreçleri kolaylaştırmak olacaktır (17/1. madde).

Bu amaçla, bir Üye Devlet tarafından bir vadi oluşturulmasına kararı verilmesi halinde, bu karar aşağıdaki hedefler için ekonomik ve idari destek mekanizmaları dahil olmak üzere üretim faaliyetleri için yerleşkenin çekiciliğini artırmaya yönelik olarak kesin ulusal tedbirleri belirleyen bir planı da içerecektir:

(a)  vadideki gerekli altyapının geliştirilmesini kolaylaştırmak,

(b) vadide özel yatırımları desteklemek,

(c)  yerel işgücüne uygun bir şekilde yeni becerilerin kazandırılmasını ve bu işgücünün becerilerinin geliştirilmesini elde etmek,

(d) Tüzüğün 7. maddesi uyarınca, vadi hakkında çevrimiçi olarak erişilebilir bilgi oluşturmak (17/3. madde).

Bu hususta Birlik boyunca ihtiyaç duyulan finansmana yönelik olarak ise, bir Platform oluşturulacaktır (19. madde). Böylece Üye Devletlerin ulusal fonları ve Birlik fonlarına ilaveten, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan da projelere fon desteği sağlanabileceği ifade edilmiştir (19/3. madde).

Tüzüğün 3. bölümü ise, “CO2 Enjeksiyon Kapasitesi” başlığını taşımakta olup, 2009/31 sayılı Direktif’e uygun bir şekilde jeolojik olarak CO2 depolama yerleşkelerinde 2030 yılı itibariyle yıllık olarak en az 50 milyon ton CO2 enjeksiyon kapasitesinin elde edilmesini hedeflemektedir. Bu amaçla, 30 Haziran 2027 tarihinde ve takiben her iki yılda bir Komisyon, bu hedefin takibine ilişkin olarak Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’ne rapor sunmakla mükellef tutulmuştur (20. madde).

CO2 depolama ile ilgili olarak bir diğer hüküm ise, depolanan CO2’nin taşınmasına dairdir. Tüzüğün 22. maddesi uyarınca, Birlik ve Üye Devletler, uygun olduğunda ilgili şirketlerle işbirliği yaparak, sınır ötesi altyapılar dahil olmak üzere, CO2’nin taşınması için gerekli altyapıyı geliştirmeye yönelik çaba sergileyeceklerdir. Bu amaçla, 94/22 sayılı Direktif’in 1(3). maddesinde belirtilen petrol ve doğalgaz üreticileri, Birlik düzeyinde erişilebilir CO2 enjeksiyon kapasitesi hedefine, hesaplanan bireysel katkısını yapacaklardır.

Tüzüğün 4. bölümü, piyasalara erişimi düzenlemekte olup, kamu ihale prosedürlerine sürdürülebilirlik ve dayanıklılık katkısı, Tüzükte belirtilen yenilenebilir enerji teknolojilerinin kullanılmasına dair ihaleler gibi konuları ele almakta olup, 5. bölümde ise Avrupa net sıfır sanayi akademilerinin ve Net Sıfır Avrupa Platformu’nun kurulacağı belirtilmektedir.

6. bölümde inovasyona dair koşullar ele alınmış olup, kobiler ve start-up’lara yönelik hükümlere de yer verilmiştir.  35. madde uyarınca, ayrıca, Komisyon ve Üye Devletler arasında ve uygun olduğunda davet üzerine üçüncü ülkelerle temiz enerji araştırma ve inovasyon üzerine eşgüdüm ve işbirliği aracılığıyla temiz, verimli ve uygun maliyetli enerji teknolojilerinin geliştirilmesini desteklemeye yönelik bir Stratejik Enerji Teknoloji Planı Yönlendirme Grubu oluşturulmuştur.

7. bölümde yönetim üzerine hükümler yer almış ve küresel temiz enerji dönüşümünün önünü açacak Birlik sanayi yetkinliklerinin rolünü desteklemek ve yenilikçi net sıfır teknolojilerin gelişiminde işbirliği yapmak ve küresel olarak net sıfır teknolojilerin benimsenmesinin teşvikine yardımcı olmak için Net Sıfır Avrupa Platformu kurulmuştur (38. madde). Platform, Üye Devletlerin atadığı üst düzey temsilci ile Komisyon’un temsilcilerinden oluşacaktır. Ayrıca yine aynı bölümde bir Bilimsel Danışma Grubu’nun oluşturulduğu da hükme bağlanmıştır.

2024/1735 sayılı Tüzük ile getirilen bir diğer önemli yükümlülük ise, Üye Devletlerin, 2018/1999 sayılı Tüzük’ün 17. maddesi uyarınca iki yıllık ilerleme raporlarını sunarken ve Enerji Birliği Stratejisi ile Stratejik Enerji Teknoloji Planı’nın önceliklerini yansıtırken, Enerji Birliğinin araştırma, inovasyon ve rekabetçiliği boyutlarına ilişkin olarak, ulusal enerji ve iklim planlarını hazırlama aşamasında bu Tüzüğü de dikkate almak zorunda olmalarıdır (41. madde).

Sekizinci bölümde ise, Tüzüğün takibine dair hükümlere yer verilmiştir. Böylece 42/2. madde uyarınca, Üye Devletlerin net sıfır teknolojilere dair ayrıntılı olarak belirtilen bilgileri her üç senede bir toplayacakları, yine aynı maddenin birinci paragrafı uyarınca, Komisyon’un da Tüzük ile ilgili olarak Birlik’teki ilerlemeyi takip edeceği ifade edilmiştir. Son bölümde ise nihai hükümlere yer verilmiş ve bilhassa, Komisyon’un 30 Haziran 2028 tarihinde ve takiben her üç yılda bir Tüzüğün değerlendirmesini yaparak, bulgularını Avrupa Parlamentosu’na, Konsey’e ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’ne rapor olarak sunacağı belirtilmiştir. Ayrıca 30 Mart 2025 tarihi itibariyle Komisyon’un, Tüzüğün 4. maddesinde belirtilen net sıfır teknolojilerin listesi temelinde, net sıfır teknolojiler içerisinde alt kategorileri ve bu teknolojiler için kullanılan özel aksamların listesini tanımlamak amacıyla Tüzük Ek’ini değiştirmek üzere, yetki devrine dayanan tasarruf kabul edeceği düzenlenmiştir.

Tüzük ile getirilen önemli bir güvencenin ise, Üye Devletler ve Komisyon’un, Tüzüğün uygulanmasında elde edilen ve işlenen ticaret ve iş sırları ile hassas, gizli ve sınıflandırılmış bilginin korunması olduğunu da ifade etmek gerekmektedir (47/2. madde).

Sonuç ve Değerlendirme

29 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe giren “Avrupa’nın net sıfır teknoloji üretim ekosistemini güçlendirmeye yönelik tedbirlerin çerçevesini oluşturan” 2024/1735 sayılı Tüzük ile, iklim değişikliği ile mücadelede önemli ve yoğun bir mevzuata sahip olan AB, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı temelinde 2050 iklim nötr bir Avrupa hedeflerinin elde edilmesi için, AB ekonomisinin karbonsuzlaştırılmasına ve AB sanayisinin de net sıfır hedefine tam katkı sunmasını sağlamaya yönelik önemli bir düzenleme kabul etmiştir. İklim değişikliği ile mücadele için sera gazı emisyonlarının azaltılmasında önemli bir rol oynayan yenilenebilir enerji teknolojileri ile karbon yakalama ve depolama teknolojilerinde, Enerji Birliği’nin beş boyutu arasında yer alan araştırma inovasyon ve rekabetçiliği merkeze koyan AB, böylece temiz teknolojilerde ve bu teknolojilerin aksamlarında dışa bağımlılığı azaltmak ve AB’yi öncü konuma getirmek istemektedir. Bu amaçla AB, 2024/1735 sayılı Tüzük kapsamında fon sağlanması, Net Sıfır Teknoloji Vadilerinin kurulması gibi stratejik düzenlemelerle ve tek irtibat noktalarının kurulması, net sıfır strateji projelerine öncelik sağlanması gibi kurallarla, temiz teknolojiler alanında da, küresel bir güç olma stratejisini ilan etmiş gözükmektedir.


Bu yazıya atıf için: Halil Çeçen, "Avrupa’nın Net Sıfır Teknoloji Üretim Ekosistemini Güçlendirmeye Yönelik Tedbirlerin Çerçevesini Oluşturan 2024/1735 Sayılı Tüzük’ün Genel Değerlendirmesi", Yaşayan AB Hukuku Blogu, 16/10/2024, Link: https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2024/10/avrupann-net-sfr-teknoloji-uretim.html


Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.

13 October 2024

ABAD'ın 19 Eylül 2024 Tarihli Kararı: Booking Sözleşmelerindeki Fiyat Sınırlamalarının AB Rekabet Hukukuna Uygunluğu



   
Emriye Özlem Şeker, Dr. Öğretim Üyesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı

 

Fotoğraf: Wikimedia Commons

 

Giriş

Avrupa Birliği Adalet Divanı (Adalet Divanı, “ABAD/Divan”) 19 Eylül 2024 tarihinde Case C-264/23,  Booking.com BV and Booking.com (Deutschland) davasındaki kararını açıkladı. Divan bu kararla Booking’in çevrimiçi aracılık hizmetleri için otellerle yaptığı sözleşmelere koyduğu En Çok Kayrılan Müşteri koşullarının (“EKM”, parity clauses) AB rekabet hukukuna aykırı olduğuna hükmetti. Bu karar kapsamında ayrıca dikey anlaşmalar bakımından ilgili pazar tanımının çevrimiçi aracılık hizmetleri açısından nasıl değerlendirileceğine ilişkin önemli belirlemelerde de bulunuldu.

Booking, otellerle yaptığı sözleşmelere koyduğu EKM’lerle otellerin kendi satış kanalları veya üçüncü taraflarca işletilen satış kanalları (diğer çevrimiçi aracılık platformları) aracılığıyla Booking.com'da sunulan fiyatlardan daha düşük fiyatlarla oda sunmasını yasaklamıştır. Booking’in ileri sürdüğü, EKM’lerin bu sözleşmelerin tali unsurları olarak AB rekabet hukuku kuralları, ABİHA md. 101/1, dışında kaldığı iddiası bu kararla reddedilmiştir.

Booking ayrıca sözleşmelerdeki bu koşulların AB rekabet hukuku bakımından ABİHA md. 101/3’teki istisnalar kapsamında kaldığını ileri sürmüştür. Divan bu istisnanın uygulanmasına ilişkin ( 2022 yılından itibaren mülga) 330/2010 sayılı Tüzük md. 3’te belirtilen ilgili pazar ve pazar payının çevrimiçi aracılık hizmetleri bakımından nasıl değerlendirileceğini ele almıştır.

Karar çevrimiçi aracılık hizmetleri kapsamında EKM’lerin AB rekabet hukukuna uyumu ve çevrimiçi aracılık hizmetlerinde ilgili pazarın nasıl tanımlanacağı sorularını cevaplaması bakımından önemli görülmüştür.

Bu blog yazısı, Adalet Divanı’nın ön karar başvurusu neticesinde verdiği bu kararı uyuşmazlığın arka planı, kararda öne çıkan sorular ve kararın kısa değerlendirmesi başlıkları altında ele alacaktır.

 

Kararın Arka Planı

Booking.com BV, Amsterdam’da Hollanda hukukuna göre 1996 yılında kurulmuş bir şirkettir ve çevrimiçi platformu aracılığıyla dünya çapında konaklama rezervasyonu için aracılık hizmeti sunmaktadır. Şirketin diğer üye devletlerde de şubeleri bulunmaktadır (para. 11).  Booking, 2006 yılında Almanya pazarına girmiş ve otellerle yaptığı sözleşmelere EKM’ler koymuştur (para. 14). Alman rekabet kurumu (Bundeskartellamt), 2013 tarihinde başka bir aracılık şirketi hakkında verdiği kararda bu koşulların AB ve Alman rekabet hukukuna aykırı olduğunu belirtmiştir (para. 15). Bu kararı takiben 2013 yılında Alman rekabet kurumu Booking’in EKM’leri ile ilgili de soruşturma başlatmıştır (para. 16).

2015 yılında Booking otellerin tüm diğer mecralarda daha düşük fiyat teklif etmesini yasaklayan “geniş EKM” koşullarını değiştirerek sadece otellerin kendi satış kanallarında daha düşük fiyat teklif edebilmesini yasaklayan “dar EKM” koşullarını getirmiştir (para. 18). Alman rekabet kurumu dar EKM’lerin de AB ve Alman rekabet hukukuna aykırı olduğunu değerlendirerek Booking’in bu koşullarının da sonladırılması gerektiğine karar vermiştir (para. 19).  Düsseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi (Oberlandesgericht Düsseldorf), Booking’in temyizi üzerine verdiği Haziran 2019 tarihli kararında dar EKM’lerin rekabeti kısıtlamadığına, Booking’in adil bir ücret alabilmesi için bunların gerekli olduğuna; aksi halde otellerin Booking hizmetleri üzerinden bedavacılık (free-riding) yapabileceğine hükmetmiştir (para. 20). Bu karar Alman Federal Mahkemesi (Bundesgerichtshof) tarafından 2021 yılında bozulmuştur (para. 22). 2020 yılında Alman oteller birliği Berlin Eyalet Mahkemesine (Landgericht Berlin) başvurarak EKM’ler nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmiştir (para. 21).

Booking, Ekim 2020’de Hollanda’da açtığı dava ile EKM’lerin ABİHA md. 101’i ihlal etmediğinin ve asıl uyuşmazlıktaki davalı otellerin bu klozlar sebebiyle bir zarara uğramadığının tespit edilmesini talep etmiştir (para. 23).

Bu kapsamda Hollanda mahkemesi ABAD’a şu iki soruyu yöneltmiştir (para. 28):

    1. Geniş ve dar EKM’ler ABİHA md. 101 kapsamında tali kısıtlama oluşturur mu?

  2. 330/2010 sayılı Tüzük’ün uygulanması halinde konaklama rezervasyonlarına çevrimiçi aracılık yapan şirketlerle ilgili pazar nasıl belirlenecektir?

 

Karar

Birinci Soru: Çevrimiçi aracılık şirketi ile oteller arasındaki sözleşmede yer alan  geniş ve dar EKM’ler tali unsur olarak ABİHA md. 101/1’in kapsamı dışında yorumlanabilir mi?

Divan EKM’leri ABİHA md. 101/1 kapsamında incelemeden önce tali unsurların bu maddeye istisna olarak kabul edilmesine ilişkin içtihadı kısaca özetlemiştir. ABİHA md. 101, AB rekabet hukukunun temellerini oluşturan iki maddeden (diğeri ABİHA md. 102) biridir ve teşebbüslerin rekabeti bozucu her türlü işlemini yasaklamaktadır. ABAD’ın yerleşik içtihadı uyarınca asıl işlem veya faaliyetin ayrılamaz bir parçasını oluşturan ve rekabeti ihlal edici nitelikteki “tali unsur”, asıl işlem için gerekli ve orantılı olması halinde ABİHA md. 101/1 kapsamında değerlendirilmez (para. 51-52).

Tali unsur/kısıtlama olarak değerlendirilmenin ilk koşulu “gereklilik”tir. Buna göre rekabet kurallarına uygun asıl işlem veya faaliyet tali unsur olmadan sunulamamalıdır (para. 53). Tali olduğu iddia edilen unsurun olmaması halinde asıl işlem/faaliyetin daha zor veya daha az karlı olması halinde bu “objektif gereklilik” kriteri sağlanmamış olacaktır (para. 53). İkinci koşul ise “orantılılık”tır. Eğer tali olduğu iddia edilen unsurun rekabeti daha az kısıtlayan gerçekçi alternatifleri varsa bu koşul karşılanmamış olacaktır (para. 54).

Divan ayrıca, ABİHA md. 101/1 ile 101/3 farkına da kısaca değinmektedir. ABİHA md. 101/3, genel olarak, rekabeti kısıtlayan anlaşmaların tüketicilere fayda sağlamaları ve piyasa verimliliğini arttırması durumunda ABİHA md. 101/1’deki kuraldan istisna tutabileceğini düzenler. Divan ABİHA md. 101/3 kapsamındaki istisnaların değerlendirilmesinin bir anlaşmanın rekabeti teşvik eden ve rekabeti kısıtlayan etkilerinin dengelenmesi testini içerdiğini belirtmiştir. ABİHA md. 101/1 kapsamına getirilen tali unsur istisnası ise bu tür bir denge testi içermemektedir (para. 55). ABİHA md. 101/1 kapsamındaki tali unsur, Divan tarafından belirlenen ilkeler doğrultusunda üye devlet mahkemesince yapılacak soyut ve genel nitelikte olan ve maddi bir inceleme gerektirmeyen değerlendirme sonunda karara bağlanacaktır (para. 58).

Divan ardından bu esaslar ışığında Booking sözleşmelerinde geçen EKM’lerin ABİHA md. 101/1 kapsamında tali unsur olup olmadığını değerlendirmeye geçmiştir. İlk olarak buradaki asıl işlem olan çevrimiçi aracılık faaliyeti rekabet açısından nötr, ve hatta pozitif olarak değerlendirilmiştir (para. 59). Zira bu gibi platformlar sayesinde tüketiciler geniş aralıkta konaklama teklifine ulaşabilmekte bu teklifleri karşılaştırabilmekte; oteller ise daha yüksek görünürlüğe ve potansiyel müşterilere ulaşabilmektedir (para. 59). ABAD bu işlemlerde geçen geniş EKM ve onun rekabeti daha az kısıtlayan versiyonu dar EKM’lerin gereklilik ve orantılılık koşullarını sağlamadığını belirtmiştir (para. 61 ve 63). Zira otellerin Booking faaliyetlerinden karşılıksız olarak faydalanması ve Booking’in yatırımlarını koruması amacıyla getirilen rekabeti kısıtlayıcı etkiye sahip bu maddeler asıl faaliyetin gerçeklemesi için gerekli değildir (para. 62-64). Divan burada, ilgili pazardaki rekabet durumunu değerlendiren ABİHA md. 101/3’ün aksine, söz konusu kısıtlamanın asıl işlemin uygulanması açısından vazgeçilmez olup olmadığına bakılacağını tekrar belirtmiştir (para. 66). Ardından da ABİHA md. 101/1 kapsamında tali unsur kabul edilen kısıtlamalara içtihattan örnek verilmiştir (para. 68-71)

ABAD ayrıca, EKM’lerin yokluğu halinde Booking gelirlerinde yaşanacak azalmanın tali  unsur olarak tanımlanmak için yeterli olmayacağını belirtmiştir (para. 72). Zira gelirleri arttırma veya işlemi daha başarılı hale getirme ve bedavacılığı önleme amacını taşıyan unsurlar ABİHA md. 101/1 değil, ancak ABİHA md. 101/3 kapsamında bir değerlendirmenin konusu olabilir (para. 73). Ayrıca EKM’lerin yasaklandığı üye devletlerde Booking hizmetlerinin sorunsuz devam etmesi de “gereklilik” unsurunun sağlanmamasına dayanak olarak gösterilmiştir (para. 74).

Dolayısıyla çevrimiçi aracılık platformları ile oteller arasında yapılan sözleşmelere konan geniş veya dar EKM’lerin “tali unsur/kısıtlama” olarak ABİHA md. 101/1’den istisna tutulamayacağına hükmedilmiştir (para. 75).


İkinci Soru: Çevrimiçi aracılık hizmetleri bakımından ilgili pazar ve pazar oranı nasıl belirlenecektir?

ABAD ikinci soru altında dava konusu çevrimiçi aracılık hizmetlerinin ABİHA md. 101/3 kapsamında rekabet hukukuna uygun kabul edilebilmesi için gerekli koşullardan biri değerlendirmiştir. Dikey anlaşmaların rekabet hukukuna uygunluğu değerlendirmesindeki özel düzenleme 330/2010 sayılı Tüzük’tür. Bu Tüzük md. 3/1 uyarınca dikey anlaşmaların ABİHA md. 101/3 istisnalarına girmesinin koşulu bu anlaşmaları yapan teşebbüsün ilgili pazardaki payının %30’u geçmemesidir.

ABAD ilk olarak “ilgili pazar”a ilişkin içtihadına atıf yapmıştır (para. 82). Buna göre “ilgili pazar”, pazarın bir parçası olan mal veya hizmetler arasında etkin rekabet olabileceğini ima eder. Bu da, aynı pazardaki tüm mal veya hizmetler arasında belirli bir kullanım açısından yeterli bir ikame edilebilirlik derecesi bulunmasını gerektirir. Bu ikame edilebilirlik veya yerini alabilirlik, yalnızca söz konusu mal ve hizmetlerin nesnel özellikleriyle değerlendirilmez. Rekabet koşulları ve piyasanın arz-talep yapısı da göz önünde bulundurulmalıdır. Divan daha sonra bu içtihadını dava konusu çevimiçi aracılık hizmetlerine uygulamıştır. Buna göre diğer aracılık hizmetleri türlerinin ve diğer satış kanallarının, bir yandan bu aracılık hizmetlerine yönelik konaklama sağlayıcılarından, diğer yandan da nihai müşterilerden gelen talep açısından aracılık hizmetleriyle ikame edilip edilemeyeceğinin incelenmesi gerekmektedir. (para. 85). Ulusal mahkemenin ilgili pazarı belirlemek için çevrimiçi aracılık hizmetleri ile diğer satış kanalları arasında gerçek bir ikame edilebilirlik olup olmadığını belirlemesi yeterlidir. Bu kanalların farklı özelliklere sahip olmalarına ve otel hizmeti tekliflerini arama ve karşılaştırma açısından aynı işlevleri sunup sunmamalarına bakılmasına gerek yoktur (para. 86). Bu kapsamda her tür bilgi ulusal mahkeme tarafından değerlendirilecektir (para. 87).

 

Değerlendirme

Divan’ın bu Booking kararı ile birlikte geniş veya dar EKM’lerin tali kısıtlayıcı unsur olarak ABİHA md. 101/1 kapsamı dışında olduğu savunması artık AB’de ileri sürülemeyecektir. Zira kararda da belirtiği üzere bir çok AB üyesi devlet bu klozları yasaklamaktadır. Karar ile birlikte artık bu konuda AB düzeyinde bir uyumlaştırmanın sağlanmasının önü açılmıştır. Buna en sevinen grubun da Booking ile sözleşme yapan oteller olduğu görülmektedir.

Bu koşulların tüm AB rekabet hukuku kurallarına aykırı olduğu ise söylenemez. Zira, en azından dar EKM’lerin, ABİHA md. 101/3 altında haklı gösterilebilmeleri ABAD kararında da belirtilen kriterlere göre hala mümkündür.

Son olarak, Booking’in 1 Kasım 2022’de yürürlüğe giren AB Dijital Pazarlar Yasası (Digital Markets Act, “DMA”) altındaki statüsü kapsamında EKM’lerin yerini belirtmekte de fayda görülmektedir. Nitekim Komisyon 13 Mayıs 2024 tarihinde Booking’i DMA’ya göre eşik bekçisi (“gatekeeper”) olarak belirlemiştir. Bu belirleme ile Booking’e DMA’daki gatekeeper yükümlülüklerine uyum sağlamak için 6 aylık bir süre tanınmıştır. Bu yükümlülüklerden biri de geniş ve dar EKM koşullarının kaldırılmasıdır (DMA md. 5/3). Karar bu nedenle zamanlama açısından da yerinde bulunmuştur.

 

Bu yazıya atıf için: Emriye Özlem Şeker, “ABAD’ın Booking Sözleşmelerinde Geçen Fiyat Sınırlamalarının AB Rekabet Hukukuna Uygunluğuna İlişkin 19 Eylül 2024 Tarihli Kararı”, Yaşayan AB Hukuku Blogu, 14/10/2024, Link: https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2024/10/abadn-19-eylul-2024-tarihli-karar.html

 

Anahtar Kelimeler:

Rekabet hukuku, En Çok Kayrılan Müşteri, çevrimiçi aracılık hizmetleri, tali unsur, Dijital Pazarlar Yasası

Keywords:

Competition law, price parity clauses, online intermediation services, ancillary restraint, Digital Markets Act