20 February 2024

Avrupa Birliği Hukuku Karşısında Futboldaki İçeride Yetişen Oyuncu (Home-Grown Players) Kuralı: Adalet Divanının Royal Antwerp Football Club (C-680/21) Kararı


Fotoğraf Bilgileri: Eser Sahibi: NielsF / Wikimedia Commons


İlke Göçmen, Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı / Jean Monnet Chair (2019-2022) / The Alexander von Humboldt Foundation – Georg Forster Research Fellow for Sustainable Development (2023-2024)

Giriş

Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Avrupa Birliği (AB) üyesi bir devlet (Belçika) mahkemesi tarafından ön karar prosedürü ile önüne taşınan Royal Antwerp Football Club (C-680/21) davasında, 21 Aralık 2023 tarihinde, kararını açıklamıştır. Burada, Belçika Futbol Federasyonu ile Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin (UEFA’nın) içeride yetişen oyuncu (home-grown players / “HGP”) kuralı ile AB rekabet hukuku (özelde teşebbüs birliklerinin kararları) ve iç pazar hukuku (özelde işçilerin serbest dolaşımı) arasındaki ilişki tartışma konusu olmuştur (ayrıca bkz). Royal Antwerp Football Club kararı, AB hukuku ile spor alanı arasındaki ilişkinin ele alındığı bir dizi kararı (örneğin 1995 karar tarihli Bosman kararını veya 2010 karar tarihli Olympique Lyonnais kararını) takip eden bir karar olmuştur.

Ayrıca, ABAD aynı gün AB hukuku ile spor arasındaki ilişkiye dair iki karar daha açıklamıştır (Bu üç kararla ilgili blog postlar için bkz. (1) ve (2) ve bir webinar için bkz. (3)). Bunlardan ilki, Uluslararası Paten Birliği ile ilgili International Skating Union (C- 124/21 P) kararıdır. ABAD’ın karar ile ilgili basın açıklamasına göre: “Uluslararası Paten Birliğinin paten yarışmaları ile ilgili ön izin kuralları AB hukukunu ihlal etmektedir[;] Bunlar, özellikle atletlerin, tüketicilerin ve izleyicilerin zararına rekabeti kısıtlama amacını taşımaktadır”. Bunlardan ikincisi, Avrupa Süper Ligi ile ilgili European Superleague Company (C-333/21) kararıdır. ABAD’ın karar ile ilgili basın açıklamasına göre: “FIFA’nın ve UEFA’nın, Süper Lig gibi, kulüpler arası futbol karşılaşmalarının ön onayına ilişkin kuralları AB hukukuna [rekabet hukukuna ve hizmetlerin serbest dolaşımına] aykırılık taşımaktadır”; ancak bu Süper Lig projesi gibi bir projenin mutlaka onaylanacağı anlamına da gelmez (Bu kararla ilgili olarak Özlem Şeker tarafından AB Hukuku blogunda ayrı bir yazı kaleme alınmıştır). Royal Antwerp Football Club kararı, bu arka planda, Bosman ve Olympique Lyonnais kararlarının yanı sıra International Skating Union ve European Superleague Company kararlarının oluşturduğu bir bütünün parçası olarak değerlendirilmelidir.

Royal Antwerp Football Club kararının önemi ile ilgili olarak da şu tespitlerde bulunulabilir. Birincisi, Adalet Divanı davayı Büyük Daire olarak görmüştür. Örneğin 2018-2022 yılları arasında Adalet Divanı, yaklaşık olarak her on davadan yalnızca birini Büyük Daire olarak görülmektedir. İkincisi; Belçika, Yunanistan, Polonya, Portekiz, Romanya, İsveç ve Avrupa Komisyonu davaya gözlemlerini sunmuştur. Üçüncüsü, Hukuk Sözcüsü (HS) Szpunar, 9 Mart 2023 tarihinde tarihinde Gerekçeli Görüşünü vermiştir (bu görüş tarafımızca incelenmişti). Adalet Divanı, dava konusu olayın hiçbir yeni hukuksal sorun ortaya çıkarmadığı görüşündeyse davanın Hukuk Sözcüsünün görüşü olmaksızın yürütülmesine karar verebilmektedir (ABAD Statüsü md. 20). O halde, Adalet Divanı, bu davada Hukuk Sözcüsünün görüşü alındığına göre, dava konusu olayın yeni hukuksal sorun ortaya çıkardığı kanaatini taşımaktadır. Dördüncüsü, bu karar, “medya ilgisini çeken veya vatandaşların yaşamında etki doğuran konular hakkında” kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan basın açıklamaları arasında kendisine yer bulmuştur.

Bu blog postta önce Royal Antwerp Football Club davasının vakaları ortaya konacak, sonra ABAD’ın kararı incelenecektir.

1. Vakalar

Royal Antwerp Football Club davasındaki itiraz konusu kurallar şöyle belirtilebilir (HS Görüşü paragraf 7-10 ve 38-40). UEFA’nın kurallarına göre, 2008/2009 sezonundan bu yana, kendi müsabakalarından birinde kayıtlı olan kulüpler maksimum 25 oyunculuk bir listede minimum 8 içeride yetişen oyuncuya (HGP) yer vermelidir ve bunlardan en az 4’ü o kulüp tarafından yetiştirilmiş olmalıdır. UEFA’nın tanımına göre içeride yetişen oyuncu (HGP), vatandaşlığına bakılmaksızın, 15 ile 21 yaşları arasında en az üç sene boyunca kendi kulüpleri veya aynı ulusal futbol federasyonundaki başka bir kulüp tarafından yetiştirilmiş oyuncudur. Belçika Futbol Federasyonu’nun kurallarına göre 1A ve 1B liglerindeki futbol kulüpleri, maksimum 25 oyunculuk bir listede minimum 8 Belçika kulüpleri tarafından yetiştirilmiş (yani yirmi üçüncü doğum gününden önce en az üç sezonu bir Belçika kulübünde geçirmiş) oyuncuya yer vermelidir ve bunlardan en az 3’ü yirmi birinci doğum gününden önce en az üç sezonu bir Belçika kulübünde geçirmiş olmalıdır. Dahası, maç listeleri, bu 25 oyunculuk listeye dayanmalıdır ve minimum 6 Belçika kulüpleri tarafından yetiştirilmiş oyuncuya, bunlardan en az ikisi yirmi birinci doğum gününden önce en az üç sezonu bir Belçika kulübünde geçirmiş olmak kaydıyla, yer vermelidir. Gerek UEFA gerek Belçika Futbol Federasyonu kuralları çerçevesinde ilgili türdeki bir oyuncunun yerine, söz konusu listeler bakımından, bu koşulları taşımayan bir başka oyuncu koyulamamaktadır.

Royal Antwerp Football Club davasının vakaları şöyle toparlanabilir (HS Görüşü paragraf 1-21). UL, 1986 doğumlu olup hem Belçika hem de bir üçüncü ülke vatandaşlığı olan bir futbolcudur. UL, bir dönem Belçika’da yerleşik futbol kulübü olan Royal Antwerp için oynadıktan sonra artık Belçika’da yerleşik bir başka futbol kulübü için oynamaktadır. UL, 13 Şubat 2020 tarihinde Belçika Spor için Tahkim Mahkemesi (Cour belge d’arbitrage pour le sport) önünde bir dava açarak, diğerlerinin yanı sıra, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonu’nun içeride yetişen oyuncu (HGP) ile ilgili kurallarının Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın (ABİHA’nın) 45. maddesini, yani AB iç pazarı altında işçilerin serbest dolaşımını ihlal ettiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur. Royal Antwerp bu davaya müdahil olarak katılmıştır. Belçika Spor için Tahkim Mahkemesi, 10 Temmuz 2020 tarihinde UEFA kuralları yönünden kabul edilemezlik ve Belçika Futbol Federasyonu kuralları yönünden kabul edilebilirlik ancak esastan ret kararı (işçilerin serbest dolaşımının ihlal edilmediği kararı) vermiştir.

Bunun üzerine UL, Royal Antwerp ile birlikte, 1 Eylül 2020 tarihinde Brüksel İlk Derece Mahkemesi (Tribunal de première instance francophone de Bruxelles) önünde bir dava açarak, Belçika Yargısal Kodu’nun 1717. maddesi anlamında kamu düzenine aykırılık taşıdığı gerekçesiyle tahkim kararının iptalini talep etmiştir. İddialarına göre, bu kural, Royal Antwerp gibi bir futbol kulübünün yerel veya ulusal kök gerekliliğini karşılamayan oyuncuları işe alması ve maçta oynatması ihtimalini kısıtlamakta, dolayısıyla UL gibi bu tür kök gerekliliğine dayanamayan oyuncuların işe alınması ve maçta oynatılması ihtimalini de kısıtlamaktadır. UEFA bu davaya müdahil olarak katılmıştır. Brüksel İlk Derece Mahkemesi (ulusal mahkeme), bu arka planda, olası bir AB hukuku ihlalinin Belçika Yargısal Kodu’nun 1717. maddesi anlamında kamu düzenine aykırılık oluşturabileceğini not düşerek, ön karar prosedürü aracılığıyla ABİHA’nın 101. ve 45. maddesinin, yani rekabet hukuku yönünden teşebbüsler arası anlaşmalar, teşebbüs birliklerinin kararları ve uyumlu eylemler ile ilgili yasağın ve iç pazar yönünden işçilerin serbest dolaşımı ile ilgili kuralın yorumunu talep etmiştir.

2. Royal Antwerp Football Club Kararı

ABAD, ön karar prosedürünün kabul edilebilir olduğunu tespit ettikten sonra (2.1.) esastan denetime geçmiştir (2.2.).

2.1. Kabul Edilebilirlik

ABAD, ilk olarak, ön karar prosedürünün kabul edilebilir olduğunu tespit etmiştir. UEFA, Belçika Futbol Federasyonu, Romanya ve Komisyon; (i) ön karar başvurusu yapmakla ilgili prosedürel koşullar, (ii) ön karar başvurusunun içeriği, (iii) uyuşmazlığın vakaları karşısında Divana yöneltilen soruların alakalılığı ve (iv) somut uyuşmazlığın sınır aşırı boyutu ile ilgili iddialarla ön karar prosedürünün kabul edilebilir olmadığını ileri sürmüştür (paragraf 26-27). Bu yönden, kanaatimce, ön karar prosedürünün kabul edilebilir olmadığına ilişkin iddiaların çeşitliliği, haklılık payları olup olmadığı bir yana, ilgili tarafların, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının AB hukuku ışığında ele alınmasını ne denli istemediğine yönelik bir gösterge olarak değerlendirilebilir. Öte taraftan, ABAD, daha önceki kararlarına da atıfta bulunmak suretiyle, her bir iddiayı tek tek geri çevirerek ön karar başvurusunun tümüyle kabul edilebilir olduğu sonucuna varmıştır (paragraf 28-45).

2.2. Esastan Denetim

ABAD, ikinci olarak, esastan denetime geçerek somut uyuşmazlığın niteliği ile ilgili birtakım ön gözlemleri takiben (2.2.1.), UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının ABİHA md. 101 ile uyumlu olup olmadığı (2.2.2.) ve bu kuralın ABİHA md. 45 ile uyumlu olup olmadığı (2.2.3.) üstünde durmuştur.

2.2.1. Ön Gözlemler

ABAD, esasen, AB hukukunun spora uygulanabilirliği ve ABİHA md. 165 ile ilgili ön gözlemlerde bulunmuştur.

Birincisi, yerleşik içtihat hukuku uyarınca spor “ekonomik etkinlik oluşturduğu müddetçe” AB hukukuna tabidir (paragraf 53). Bu yönden, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralı, sporun ekonomik etkinlik boyutuna temas ettiği için AB rekabet hukuku (ABİHA md. 101) ve iç pazar hukuku (ABİHA md. 45) ışığında ele alınabilecektir (paragraf 52-62).

İkincisi, ABAD, ABİHA md. 165 ile ilgili pek çok farklı görüş ileri sürülmüş olduğu için (paragraf 63), konuya açıklık getirmek istemiştir. ABAD’a göre ABİHA md. 165, (i) ABİHA md. 6(e) ile birlikte ele alındığında, diğer alanların yanı sıra spor alanında –bir “politika” değil bir “eylem” gütmek üzere– AB’ye destekleyici bir yetki vermektedir (paragraf 67), (ii) “genel uygulama alanı olan başkalarıyla kesişen bir hüküm” olarak tasarlanmamıştır (paragraf 68) ve (iii) “AB birincil hukukunun diğer hükümlerinden tümü veya bazıları karşısında spora muafiyet getiren veya bu hükümlerin uygulanması bağlamında spora özel muamele gerektiren özel bir kural olarak nitelendirilemez” (paragraf 69). Belirtmek gerekir ki, kanaatimce, ABAD’ın ABİHA md. 165 ile ilgili bu tespitleri, hem spor alanı hem de sporla kıyaslanabilecek diğer alanlar yönünden, ileriye dönük emsal karar niteliği taşımaya açıkça adaydır. Öte yandan, ABAD’a göre, spor etkinliğinin “kayda değer sosyal ve eğitimsel önem taşıdığı” gerçeği ABİHA md. 101 ve 45 bağlamında ayrıca dikkate alınabilecektir (paragraf 70-74).

ABAD, bu ön gözlemleri takiben UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının ABİHA md. 101 ile uyumlu olup olmadığı üstünde durmuştur.

2.2.2. ABİHA md. 101: Rekabet Hukuku Yönünden Teşebbüsler Arası Anlaşmalar, Teşebbüs Birliklerinin Kararları ve Uyumlu Eylemler ile ilgili Yasak

ABAD, ABİHA md. 101’in yorumuna geçmeden evvel, ABİHA md. 101’in futbol kulübü olarak ekonomik etkinlikte bulunan “teşebbüsler” ile üyelik veya bağlılık ilişkileri olduğundan hem UEFA hem de Belçika Futbol Federasyonu karşısında uygulanabilir olduğunu belirtmiştir (paragraf 79). ABİHA md. 101(1) uyarınca “üye devletler arasındaki ticareti etkileyebilecek nitelikte olan ve amacı veya etkisi iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması olan [...] tüm teşebbüsler arası anlaşmalar, teşebbüs birliklerinin kararları ve uyumlu eylemler iç pazarla bağdaşmaz ve yasaktır” (paragraf 80). ABAD, maddeyi ortaya koyduktan sonra alt unsurlarına ayırarak kararına devam etmiştir.

İlk olarak, bir teşebbüs birliğinin kararının varlığı üstünde durulmuştur. UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralları, “doğrudan veya dolaylı olarak üyesi olan teşebbüslerin ekonomik etkinlikte bulunma koşullarına doğrudan etki ettiğinden” “teşebbüs birliklerinin kararı” sayılmalıdır (paragraf 81-82).

İkinci olarak, üye devletler arasındaki ticaretin etkilenmesi üstünde durulmuştur. UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralları, coğrafi kapsamları dikkate alınırsa, üye devletler arası ticaret doğrudan ya da dolaylı, fiilen ya da potansiyel olarak ve kayda değer ölçüde etkiliyor gözükmektedir (paragraf 83-84). 

Üçüncü olarak, amacı veya etkisi iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması olan tutum kavramı üstünde durulmuştur. ABAD, terditli bir incelemede bulunarak, önce “amaç” sonra “etki” unsuru üstünde durmuştur. Birincisi, “amaç” unsuru yönünden, bir teşebbüsler arası anlaşma, teşebbüs birliğinin kararı veya uyumlu eylem “doğası gereği rekabete yeterli derecede zarar veriyorsa” onun amacının iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması olduğu değerlendirilebilir (paragraf 92). Bunun için ilgili anlaşmanın, kararın veya eylemin (i) içeriği, (ii) parçası olduğu ekonomik ve hukuki bağlam ve (iii) hedefleri incelenmelidir (paragraf 92-98). İkincisi, “etki” unsuru yönünden, bir teşebbüsler arası anlaşma, teşebbüs birliğinin kararı veya uyumlu eylem “kayda değer biçimde ve fiilen ya da potansiyel olarak rekabeti engelliyor, kısıtlıyor veya bozuyorsa” rekabete aykırılık oluşur (paragraf 99).

ABAD, ayrıca, ABİHA md. 101(1)’in uygulanmayabileceği iki hal üstünde de durmuştur. Bu yönden, bir teşebbüsler arası anlaşma, teşebbüs birliğinin kararı veya uyumlu eylem iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması amacını taşımaktaysa yalnızca ABİHA md. 101(3) aracılığıyla md. 101(1)’den muaf tutulabilir (paragraf 116). Öte yandan, bir teşebbüsler arası anlaşma, teşebbüs birliğinin kararı veya uyumlu eylem iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması etkisini taşımaktaysa hem ABİHA md. 101(3) aracılığıyla hem de ilgili içtihat hukuku çerçevesinde md. 101(1)’den muaf tutulabilir (paragraf 117 ve 118).

ABİHA md. 101(3) uyarınca bir teşebbüsler arası anlaşma, teşebbüs birliğinin kararı veya uyumlu eylem, şu dört kümülatif koşulu taşımalıdır: (i) malların üretimi veya dağıtımının iyileştirilmesine veya teknik ya da ekonomik gelişmenin artırılmasına katkıda bulunmalıdır, (ii) tüketicilere ortaya çıkan faydadan adil bir pay ayırmalıdır, (iii) ilgili teşebbüslere bu amaçlara ulaşmak bakımından zaruri olmayan kısıtlamalar getirmemelidir, (iv) ilgili teşebbüslere söz konusu malların önemli bir bölümü için rekabeti ortadan kaldırma imkânı vermemelidir (paragraf 119).

İlgili içtihat hukuku uyarınca ise bir teşebbüsler arası anlaşma veya teşebbüs birliğinin kararı, (i) doğası gereği kendiliğinden rekabete aykırı olmayan kamu yararına ilişkin meşru hedefler gütmekteyse, (ii) bu hedefe varmak için gerçekten gerekliyse ve (iii) rekabetin kısıtlanması veya bozulması yönünde içkin bir etki taşıyorsa bile bu içkin etki gerekli olanın ötesine geçmemekteyse ABİHA md. 101(1)’den etkilenmeyebilir (paragraf 113). Bu noktada, kanaatimce, ABAD, iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması etkisine sahip olan teşebbüsler arası anlaşmalar, teşebbüs birliklerinin kararları ve uyumlu eylemler yönünden bir tür “makul olma” (“rule of reason”) kuralını artık yerleşik hale getirmiştir, denilebilir. Şöyle ki, ABAD, Royal Antwerp Football Club kararının 113. paragrafındaki tespitleri desteklemek üzere “bu etki ile ilgili olarak bkz” şeklinde en eskisi 2002, en yenisi 2013 tarihli kararlara atıf verirken örneğin 25 Ocak 2024 karar tarihli Em akaunt BG kararının 30. paragrafında aynı tespitlere bu kez “yerleşik içtihat hukuku uyarınca” şeklinde atıf vermeye başlamıştır.

ABAD, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kurallarının iç pazardaki rekabetin engellenmesi, kısıtlanması veya bozulması amacına veya etkisine sahip bulunup bulunmadığı ile ilgili olarak ise, belirli bir ölçüde rehberlik sunmakla birlikte, asıl kararı vermeyi neredeyse tamamen ulusal mahkemeye bırakmıştır (paragraf 135). Not düşelim ki, HS Szpunar Gerekçeli Görüşünde konunun bu boyutuna hiç değinmemiştir (bkz. paragraf 24).

ABAD, ABİHA md. 101 ile ilgili bu tespitleri takiben UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının ABİHA md. 45 ile uyumlu olup olmadığı üstünde durmuştur.

2.2.3. ABİHA md. 45: İç Pazar Yönünden İşçilerin Serbest Dolaşımı

ABAD, ABİHA md. 45 ile ilgili olarak ise, ihtilaflı önlemlerin, yani UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının işçilerin serbest dolaşımı yönünden engel oluşturmakta olup olmadığı ve bu önlemlerin haklı gösterilebilir nitelik taşıyıp taşımadığı üstünde durmuştur. 

İlk olarak, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralı, “bir başka üye devletten gelen oyuncuların zararına dolaylı ayrımcılığa yol açmaya elverişli” olduğu için ilk bakışta işçilerin serbest dolaşımını ihlal ediyor gözükmektedir (paragraf 139-140).

İkinci olarak, ihtilaflı önlemler, belirli bir meşru sebep temelinde orantılılık ilkesi ile uyumlu ise haklı gösterilebilecektir (paragraf 141). Bu bakımdan, “genç profesyonel futbol oyuncularının eğitimini ve işe alımını teşvik etmek” meşru sebep oluşturur (paragraf 144). ABAD, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının orantılılık ilkesi ile uyumlu olup olmadığı ile ilgili olarak ise, belirli bir ölçüde rehberlik sunmakla birlikte, asıl kararı vermeyi neredeyse tamamen ulusal mahkemeye bırakmıştır (paragraf 150). Not düşelim ki, HS Szpunar Gerekçeli Görüşünde bu konuda daha net bir tutum takınmıştır. Ona göre ABİHA’nın 45. maddesi, yani işçilerin serbest dolaşımı hükmü, gerek UEFA gerek Belçika Futbol Federasyonu tarafından benimsenen içeride yetişen oyuncu (HGP) ile ilgili kuralların, bu tür oyuncuların ilgili ulusal futbol federasyonundaki başka bir kulüpte de yetişebileceğini öngördüğü ölçüde, önüne geçer şeklinde yorumlanmalıdır (paragraf 83). 

ABAD ise, HS’den farklı olarak, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralını ABİHA md. 101 ve 45 ışığında netleştirmekten kaçınmayı tercih etmiş veya hakimler arasında bu konuda bir uzlaşı sağlanamamış gözükmektedir. Bu yönden, ABAD’ın bu tutumunu açıkça ortaya koyduğu için kararın 149. paragrafı tam olarak alıntılanmayı hak etmektedir: “Bu kararın önceki paragraflarında yer alan tüm unsurlar ve uygun olduğunda başvurucu mahkemenin bu karar ışığında alakalı gördüğü diğer unsurlar, başvurucu mahkeme tarafından, somut uyuşmazlıktaki taraflarca sunulan veya sunulacak olan argümanlar ve deliller dikkate alınarak, derinlemesine ve kapsamlı bir şekilde değerlendirilmelidir”.

Sonuç

Royal Antwerp Football Club kararı, Giriş’te de belirtildiği üzere, AB rekabet ve iç pazar hukuku ile genel olarak spor, özel olarak futbol arasındaki ilişkinin ele alındığı bir dizi karara (örneğin 1995 karar tarihli Bosman kararına veya 2010 karar tarihli Olympique Lyonnais kararına ve kendisiyle aynı gün verilen International Skating Union (C- 124/21 P) kararı ile European Superleague Company (C-333/21) kararına) eklenmiştir. Bununla birlikte, bu kararın AB rekabet ve iç pazar hukuku ile genel olarak spor, özel olarak futbol arasındaki ilişkiye ışık tutma derecesi düşük gözükmektedir.

Pek tabii ki, ABİHA md. 267 gereği, ABAD, ön karar prosedürü çerçevesinde AB hukukunu yorumlar ve ulusal mahkeme, önündeki davaya AB hukukunu uygulamaya karar verirse bu yorum ile bağlı olarak AB hukukunu uygular. Bu yönden, “yorum” ile “uygulama” arasındaki sınır çizgileri, bir başka ifadeyle yorumun nerede bitip uygulamanın nerede başladığı da her zaman çok net bir biçimde tespit edilememektedir. Nitekim ABAD kararları da yorum ile uygulama arasındaki bu esnek ilişkiyi yansıtmaktadır: ABAD, (i) ön karar başvuruları çerçevesinde Birlik hukukunun yorumu ile ilgili genel bir tespit ile yetinerek o yorumu uygulamayı ulusal mahkemeye bırakabildiği gibi (örneğin bkz), (ii) oldukça spesifik tespitlere yer vererek ulusal mahkemeye ön karar prosedürü çerçevesindeki kararı önündeki uyuşmazlığa uygulamaktan başka seçenek bırakmayabilmektedir (örneğin bkz). Royal Antwerp Football Club kararı, bu arka plandai, (i) numaralı tutuma yakın bir karar olarak kaleme alınmıştır.

Royal Antwerp Football Club kararı bu yönden futbolla ilgili iki deyimi çağrıştırmaktadır: “maçın kırılma anı” ve “futbol doksan dakikadır”. Bunlardan ilki, “maçın seyrini değiştiren; ancak önemi daha sonra ortaya çıkan maçtaki bir gol, bir durum veya hareket” olarak, ikincisi “maç bitmeden sonuç belli olmaz, değişebilir” şeklinde tanımlanmıştır. ABAD, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının AB rekabet ve iç pazar hukuku ile uyumlu olup olmadığı konusunda karar vermeyi neredeyse tamamen ulusal mahkemeye bıraktığı için Royal Antwerp Football Club kararı aracılığıyla “maçın kırılma anı” olmama tercihinde bulunmuştur, denilebilir. Ulusal mahkeme, UEFA’nın ve Belçika Futbol Federasyonunun “içeride yetişen oyuncu (HGP)” kuralının AB rekabet ve iç pazar hukuku ile uyumuna karar vereceği için “futbol doksan dakikadır”, denilebilir.

Herhalükarda, AB hukuku ile spor arasındaki ilişki, ABAD kararlarına konu olsun olmasın, tartışılmaya devam edecek gözükmektedir.


Bu yazıya atıf için: İlke Göçmen, "Avrupa Birliği Hukuku Karşısında Futboldaki İçeride Yetişen Oyuncu (Home-Grown Players) Kuralı: Adalet Divanının Royal Antwerp Football Club (C-680/21) Kararı", Yaşayan Avrupa Birliği Hukuku Blogu, 20/02/2024, Link: <https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2024/02/avrupa-birligi-hukuku-karssnda.html>


Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.



No comments:

Post a Comment