İlke Göçmen, Prof.
Dr., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı /
Jean Monnet Chair (2019-2022) / The Alexander von Humboldt Foundation – Georg
Forster Research Fellow for Sustainable Development (2023-2024)
Giriş
Avrupa Birliği (AB), 13 Haziran 2024 tarihinde, 2024/1760 sayılı Kurumsal
Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’ni (Corporate Sustainability Due
Diligence Directive) kabul
etmiştir. Bu Direktif, 5 Temmuz 2024 tarihli Avrupa Birliği Resmi
Gazetesi’nde
yayınlanmıştır. Direktif, bu yayımı takip eden yirminci gün, yani 25 Temmuz
2024 tarihinde yürürlüğe girecektir (md. 38).
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’nin amacı ve önemi ise şöyle
belirtilebilir. Bu Direktif’in amacı (Dibace
16, 19, 27 ve 28), AB iç pazarında etkin
bir şirketin “sürdürülebilir kalkınmaya ve ekonomilerin ve toplumların
sürdürülebilirlik dönüşümüne katkıda bulunmasını sağlamaktır”. Bu amaçla, işçi
sayısı ölçütü ve/veya finansal ölçüt ile belirlenecek belirli büyüklükteki şirketler, ki bunlar AB üyesi devletlerden
birisinin mevzuatına uygun olarak kurulan bir şirket (AB şirketi) veya üçüncü ülke mevzuatına uygun olarak kurulan bir
şirket (üçüncü ülke şirketi) olabilir,
sadece kendi faaliyetleri veya bağlı şirketlerinin faaliyetleri değil, aynı zamanda etkinlik zincirindeki
iş ortaklarının faaliyetleri açısından da belirli yükümlülüklere tabi
tutulmuştur. Ana hatlarıyla, Direktif’in
amacına erişmek için ilgili şirketler, bu faaliyetlerdeki mevcut veya
potansiyel olumsuz insan hakları ve çevresel etkileri belirleyecek ve
gerektiğinde önceliklendirecek, potansiyel olanları önleyecek veya azaltacak, mevcut
olanları sona erdirecek veya en aza indirecek ve bu etkiler karşısında çare sunacaktır.
Bu yükümlülüklerin ihlalinden etkilenen kişiler de adalete ve hukuki çarelere
erişim imkanına sahip kılınacaktır. Dolayısıyla, bu Direktif, belirli AB şirketleri
ve Türkiye’de kurulanlar dahil üçüncü
ülke şirketleri için “değer odaklı dönüşüm” getirmekte olup kayda değer önem taşımaktadır (Bkz. Dibace 4).
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi; 99 Dibace paragrafı, 39
madde ve 1 Ek’ten oluşmakta olup Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde 58 sayfa yer
tutmaktadır. Dolayısıyla, bu Direktif’i bir blog yazısı ile tüketmek mümkün değildir
(örneğin Verfassungsblog bu Direktif ile ilgili bir blog sempozyumu başlatmıştır).
Bu nedenle, bu blog yazısı bu Direktif ile ilgili genel çerçeveyi aktarmaya
çalışacaktır. Bu çerçevede, Direktif; tarihsel gelişimi, kapsamı, yükümlülükleri
ile izleme ve uygulatma mekanizmaları yönlerinden kısaca açıklanacaktır.
Kurumsal
Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’nin Tarihsel Gelişimi
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’nin kökleri; uluslararası, ulusal ve ulusüstü alanda bulunabilmektedir
(ayrıca
bkz.) Uluslararası alanda, bu
Direktif ile amaçlananlar, köklerini Birlemiş Milletler’deki İş Dünyası ve İnsan Hakları (Business
and Human Rights) veya Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’ndeki Sorumlu İş Yapma (Responsible Business Conduct) ile ilgili
gelişmelerde bulmaktadır (Dibace 5 ve 6). Ulusal
alanda, bu Direktif ile amaçlananlar, köklerini Fransa’nın 27 Mart 2017
tarihli Dikkat Görevi Kanunu (Loi
relative au Devoir de Vigilance) ve Almanya’nın 1 Ocak 2023 yürürlük tarihli Tedarik Zincirlerinde Kurumsal
Sürdürülebilirlik Özen Gereği Yükümlülükleri Kanunu (Gesetz
über die unternehmerischen Sorgfaltspflichten in Lieferketten) ile ilgili
gelişmelerde bulmaktadır (Bkz. Dibace 4 ve 31) (ayrıca
bkz). Ulusüstü alanda, bu
Direktif ile amaçlananlar, köklerini AB’nin anayasal metinlerinde (örneğin AB’nin
değerleri ile ilgili AB Antlaşması md. 2 veya çevre politikası ile ilgili AB’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma md. 191) ile genel anlamda Avrupa Yeşil Mutabakatı (European
Green Deal) ile ilgili gelişmelerde bulmaktadır (Dibace 1 ve 2).
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’nin tarihsel gelişimi ise şu şekilde toparlanabilir. Konsey, 1 Aralık
2020 tarihinde küresel tedarik zincirlerinde insan hakları ve düzgün iş
konusunda Sonuç Bildirgesi benimsemiştir (ST 13512/20) (Dibace 15). Avrupa Parlamentosu da, 10 Mart
2021 tarihinde kurumsal özen gereği ve kurumsal hesap verebilirlik konusunda Komisyona
tavsiyelerde bulunan bir İlke Kararı benimsemiştir (2020/2129(INL)) (Dibace 15). Komisyon, 23 Şubat 2022 tarihinde Kurumsal
Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi Tasarısını sunmuştur (COM(2022) 71 final). Tasarı ile ilgili pozisyonlar, Konsey tarafından 1 Aralık 2022 tarihinde ve Avrupa Parlamentosu tarafından 1 Haziran
2023 tarihinde ortaya konmuştur.
Komisyon, Konsey ve Avrupa Parlamentosu, yasama tasarrufunun içeriğine ilişkin
farklılıklar karşısında, üçlü görüşmeler
neticesinde bir uzlaşı metni ortaya koymuştur. Nihai onay ise Avrupa Parlamentosu tarafından 24 Nisan
2024 tarihinde ve Konsey tarafından 24 Mayıs 2024 tarihinde ortaya konmuştur. Kurumsal Sürdürülebilirlik
Özen Gereği Direktifi, 5 Temmuz 2024 tarihli Avrupa Birliği Resmi
Gazetesi’nde
yayınlanmıştır. Direktif, bu yayımı takip eden yirminci gün, yani 25 Temmuz 2024
tarihinde yürürlüğe girecektir (md. 38).
Bu tarihsel gelişim ile ilgili iki
not düşülebilir. Birincisi, Komisyon, Konsey ve Avrupa Parlamentosu, kurumsal
sürdürülebilirlik özen gereği ile ilgili birbirlerinden farklı genişlikte ve
derinlikte tutum takındığı için (örneğin bkz) nihai metin tam anlamıyla bir uzlaşıyı yansıtmaktadır. İkincisi, bu
uzlaşıya rağmen, işbu tasarının yasama tasarrufuna dönüşüp dönüşmeyeceği son
dakikasına kadar tartışmalı olmaya devam etmiştir, başka bir ifadeyle kolay olmamıştır.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi genel olarak ele alınırsa şu tespitler
yapılabilir. Birincisi, bu Direktif, AB
iç pazarı ile ilgili hukuki dayanaklar (ABİHA md. 50 ve md. 114) temelinde kabul edilmiştir. O halde, bu
Direktif, 114. maddenin lâfzına atıfla, AB iç pazarının kurulması ve işleyişi
amacıyla, üye devletlerin hukukunun yaklaştırılmasına ilişkin bir AB tasarrufu
olarak görülebilir. Bu bakımdan, üye devletlerden bazıları bu konuda bağlayıcı
düzenlemeler getirince AB, şirketler açısından doğan aynı düzeyde oyun alanı (level playing field) ihtiyacını
karşılamak için ve “iç pazarda faaliyette bulunan işletmeler için hukuki kesinlik
sunmak ve parçalanmadan kaçınmak amacıyla” harekete geçmiştir (Dibace 31). İkincisi,
AB, kurumsal sürdürülebilirlik özen gereği ile ilgili bir Direktif benimseme tercihinde bulunmuştur. Direktif, kurucu antlaşmada “muhatap alınan her üye
devleti, ulaşılması gerekli sonuçları itibarıyla bağlar, şekil ve yöntem
seçimini ise ulusal otoritelere bırakır” şeklinde tanımlanmıştır (ABİHA md. 288). O halde, AB, tam
anlamıyla birörneklik yerine biraz daha esneklik ve adaptasyon tercihinde
bulunmuştur, denilebilir. Üçüncüsü, bu Direktif, ana hatlarıyla asgari uyumlaştırma türünde bir
düzenleme olarak tasarlanmıştır, başka bir ifadeyle üye devletler, bu Direktif
ile öngörülen koruma düzeyini aşağıya çekemeyecek olmakla birlikte daha yukarı
taşıyabilecektir (md. 4). Dördüncüsü, bu Direktif, üye devletler tarafından ana
hatlarıyla 26 Temmuz 2026 tarihine kadar iç
hukuklarına aktarılacaktır (madde 37).
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi üç
konu hakkında kural getirmektedir (md. 1). Birincisi, Direktif, şirketlerin
mevcut ve potansiyel insan hakları olumsuz etkileri ve çevresel olumsuz etkileri
konusunda yükümlülükleri hakkında kurallar getirmektedir. Bu yükümlülük; şirketin
kendi faaliyetleri veya bağlı şirketlerinin faaliyetleri ile ilgili olabileceği
gibi, bu şirketlerin etkinlik zincirlerindeki iş ortakları tarafından yürütülen
faaliyetlerle de ilgili olabilir. İkincisi, bu Direktif, bu yükümlülüğün ihlal
edilmesinden doğan sorumluluk hakkında kurallar getirmektedir. Üçüncüsü, bu
Direktif, şirketlerin iklim değişikliğinin azaltılması için bir geçiş planı
benimsemesi ve uygulamaya koyması yükümlülüğü hakkında kurallar getirmektedir.
Kurumsal
Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’nin Kapsamı
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi,
her şirketi değil sadece belirli büyüklükteki AB şirketlerini ve üçüncü ülke
şirketlerini –aşamalı bir şekilde– kapsamına almaktadır.
İlk olarak, 26
Temmuz 2027 tarihinden itibaren ana hatlarıyla şu şirketler kapsam
dahilinde olacaktır (md. 37(1)). AB üyesi devletlerden birisinin mevzuatına
uygun olarak kurulan bir şirket, ortalama çalışan sayısı 5.000’den fazlaysa (işçi sayısı ölçütü) ve yıllık mali
tablolarının kabul edildiği veya kabul edilmesi gereken son mali yılda Dünya
çapında net cirosu 1.500.000.000 Avro’nun üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam içinde kalacaktır. Üçüncü ülke mevzuatına
uygun olarak kurulan bir şirket, şirketin son mali yıldan önceki mali yılda AB çapında
net cirosu 1.500.000.000 Avro’nun üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam içinde kalacaktır.
İkinci olarak, 26
Temmuz 2028 tarihinden itibaren ana hatlarıyla şu şirketler kapsam
dahilinde olacaktır (md. 37(1)). AB üyesi devletlerden birisinin mevzuatına
uygun olarak kurulan bir şirket, ortalama çalışan sayısı 3.000’den fazlaysa (işçi sayısı ölçütü) ve yıllık mali
tablolarının kabul edildiği veya kabul edilmesi gereken son mali yılda Dünya
çapında net cirosu 900.000.000 Avro’nun üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam içinde kalacaktır. Üçüncü ülke mevzuatına
uygun olarak kurulan bir şirket, şirketin son mali yıldan önceki mali yılda AB çapında
net cirosu 900.000.000 Avro’nun üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam içinde kalacaktır.
Üçüncü olarak, 26
Temmuz 2029 tarihinden itibaren ana hatlarıyla şu şirketler kapsam
dahilinde olacaktır (md. 37(1) ve 2). AB üyesi devletlerden birisinin
mevzuatına uygun olarak kurulan bir şirket (AB
şirketi), ortalama çalışan sayısı 1.000’den fazlaysa (işçi sayısı ölçütü) ve yıllık mali tablolarının kabul edildiği veya
kabul edilmesi gereken son mali yılda Dünya çapında net cirosu 450.000.000 Avro’nun
üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam
içinde kalacaktır. Ayrıca, ana hatlarıyla, AB şirketi, bağımsız üçüncü taraf
şirketlerle AB içinde bir franchising veya lisans anlaşması yapmışsa, şirketin yıllık
mali tablolarının kabul edildiği veya kabul edilmesi gereken son mali yılda
lisans ücreti 22.500.000 Avro’nun üzerindeyse ve Dünya çapında net cirosu 80.000.000
Avro’nun üzerindeyse (finansal ölçüt)
kapsam içinde kalacaktır. Üçüncü ülke mevzuatına uygun olarak kurulan bir
şirket (üçüncü ülke şirketi) ise, son
mali yıldan önceki mali yılda AB çapında net cirosu 450.000.000 Avro’nun
üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam
içinde kalacaktır. Ayrıca, ana hatlarıyla, üçüncü ülke şirketi, bağımsız üçüncü
taraf şirketlerle AB içinde bir franchising veya lisans anlaşması yapmışsa, ana
hatlarıyla şirketin son mali yıldan önceki mali yılda AB çapında lisans ücreti
22.500.000 Avro’nun üzerindeyse ve net cirosu 80.000.000 Avro’nun üzerindeyse (finansal ölçüt) kapsam içinde
kalacaktır.
Her durumda, Direktif, sadece söz konusu
koşulların üst üste iki mali yılda
karşılanması halinde uygulanacaktır (md. 2(5)). Üçüncü ülke şirketleri, ayrıca,
faaliyet gösterdiği üye devletlerden birinde yerleşik veya mukim bir gerçek
veya tüzel kişiyi yetkili temsilcisi
olarak belirlemelidir (md. 23). Bundan başka, 2011/61 sayılı Direktif anlamında “Alternatif Yatırım Fonları”
ile 2009/65 sayılı Direktif anlamında “Devredilebilir Menkul
Kıymetlere Kolektif Yatırım Yapma Teşebbüsleri” bu Direktif’in kapsamı dışında bırakılmıştır (md.
2(8)). Düzenlenmiş finansal teşebbüsler
de, etkinlik zincirlerinin aşağıya akış kısmı değil yalnızca yukarı akış kısmı
bakımından Direktif’in kapsamına alınmış gözükmektedir (Dibace 26).
Kurumsal
Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi ve Yükümlülükler
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi, özen gereği
yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile ilgili yükümlülüğü birbirinden ayrı
ele almaktadır.
Özen
Gereği Yükümlülükleri
Özen gereği yükümlülükleri, Direktif’in 7 ila 16. maddeleri
aracılığıyla belirlenmiştir (md. 5(1)). Buna göre şirketler, risk temelli insan hakları ve çevresel özen
gereği yükümlülükleri ile çevrelenmiştir. Bu yönden, özen gereği yükümlülükleri,
ana hatlarıyla, belirli bir sonucu garanti
etmeye (obligation of results) yönelik
değil ancak belirli bir sonuca ulaşmak için uygun araçları kullanmaya (obligation of means) yöneliktir (Dibace
19). Kısaca belirtecek olursak;
(1) Entegrasyon:
Şirketler, özen gereğini politikalarına ve risk yönetim sistemlerine entegre
etmelidir (md. 7).
(2) Belirleme,
Değerlendirme ve Önceliklendirme: Şirketler, kendi faaliyetlerinden veya
bağlı şirketlerinin faaliyetlerinden ya da etkinlik zincirleriyle ilişkili
olduğunda iş ortaklarının faaliyetlerinden kaynaklanan mevcut ve potansiyel
olumsuz etkileri belirlemeli ve değerlendirmeli (md. 8) ve gerektiğinde
önceliklendirmelidir (md. 9). Bu yönden, etkinlik zinciri ile şunlar ifade
edilmektedir (md. 3(1/g)) (ayrıca
bkz): Bir taraftan, bir şirketin mal üretimi veya hizmet sunumu ile ilgili
olarak yukarı akış iş ortaklarının etkinlikleri söz konusudur, ki buna hammaddelerin,
ürünlerin veya ürün parçalarının tasarımı, çıkarılması, kullanımı, imalatı,
taşınması, depolanması ve tedariki ve ürünün veya hizmetin geliştirilmesi
dahildir. Diğer taraftan, ana hatlarıyla, bir şirketin aşağıya akış iş
ortaklarının bu şirketin ürününün dağıtımı, taşınması ve depolanmasıyla ilgili
etkinlikleri söz konusudur.
(3) Olumsuz
Etkileri Önleme, Azaltma, Sona Erdirme veya En Aza İndirme: Şirketler, 8.
madde uyarınca belirledikleri veya belirlemiş olmaları gereken potansiyel olumsuz etkileri önlemek veya
önlemenin mümkün olmadığı ya da hemen mümkün olmadığı durumlarda yeterince
azaltmak için uygun önlemleri almalıdır (md. 10). Şirketler, ayrıca, 8. madde uyarınca
belirledikleri veya belirlemiş olmaları gereken mevcut olumsuz etkileri sona erdirmek veya sona erdirmenin hemen
mümkün olmadığı durumlarda en aza indirmek için uygun önlemleri almalıdır (md.
11).
(4) Çare
Sunma: Şirketler, mevcut olumsuz etkiye tek başına veya ortaklaşa sebebiyet
verdiyse düzeltici eylemde bulunmalıdır (çare sunmalıdır) (md. 12).
(5) Paydaşlarla
Etkileşim: Şirketler, paydaşlarla etkili bir şekilde etkileşim kurmak için uygun
önlemleri almalıdır (md. 13).
(6) Şikayet
Prosedürü ve Bildirim Mekanizması:
Şirketler, ilgili gerçek ve tüzel kişilerin, sendikaların ve diğer işçi
temsilcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin kendi faaliyetlerinden veya bağlı
şirketlerinin faaliyetlerinden ya da etkinlik zincirleriyle ilişkili olduğunda
iş ortaklarının faaliyetlerinden kaynaklanan mevcut ve potansiyel olumsuz
etkiler hakkında meşru endişeleri karşısında kendisine şikayette bulunmasını
sağlayacak bir şikayet prosedürü tesis etmelidir. Şirketler, ayrıca, mevcut ve
potansiyel olumsuz etkiler hakkında bilgileri veya endişeleri olan kişiler ve birimler
tarafından kendisine bildirim sunulmasını sağlayacak bir bildirim mekanizması da
tesis etmelidir (md. 14).
(7) İzleme:
Şirketler, kendi faaliyetleri veya bağlı şirketlerinin faaliyetleri ya da etkinlik
zincirleriyle ilişkili olduğunda iş ortaklarının faaliyetleri çerçevesinde özen
gereği yükümlülüklerini izlemek üzere dönemsel değerlendirme yapmalıdır (md.
15).
(8) İletişim
Kurma: Şirketler, özen gereği konusunda kamuoyuna bilgi vermelidir (md.
16).
İklim
Değişikliği ile ilgili Yükümlülük
İklim değişikliği ile ilgili yükümlülük
Direktif’in 22. maddesi ile getirilmiştir. Buna göre şirketler, iklim
değişikliğinin azaltılması için bir geçiş
planı benimsemelidir ve uygulamaya koymalıdır. Buradaki amaç, ilgili şirketin
iş modeli ve stratejisinin sürdürülebilir bir ekonomiye geçişle, Paris Anlaşması’ndaki küresel ısınmanın 1,5°C derece ile
sınırlandırılmasıyla ve 2021/1119 sayılı Tüzük’teki iklim nötrlüğüne ulaşma hedefiyle uyumlu
olmasını sağlamaktır. Bu geçiş planı, her on iki ayda bir güncellenmelidir ve
şirketlerin ilgili hedeflere ulaşma yönünde kaydettiği ilerlemeye ilişkin
açıklama içermelidir.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi ve
İzleme ve Uygulatma Mekanizmaları
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi, izleme ve uygulatma
mekanizmaları yönünden denetim makamları, yaptırımlar, hukuki sorumluluk ve tam
tazminat hakkı ile gözden geçirme ve raporlama ile ilgili düzenlemeler
getirmektedir.
İlk olarak, denetim makamı ile
ilgili düzenlemeler bulunmaktadır (örneğin
bkz ve bkz.).
Üye devletler, özen gereği yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile ilgili
yükümlülüğe uyumu denetlemek üzere bir veya daha fazla denetim makamı belirlemelidir (md. 24). Birden fazla denetim makamı
belirlenirse söz konusu denetim otoritelerinin yetkileri açıkça tanımlanmalıdır
ve birbirleriyle işbirliği yapmaları sağlanmalıdır. Denetim makamı bağımsız
olmalıdır ve çalışanlar da yetkilerini tarafsız, şeffaf ve mesleki gizlilik
yükümlülükleri çerçevesinde kullanmalıdır. Komisyon, kendisine iletilecek olan
denetim makamlarının listesini kamuya açık hale getirmelidir. Komisyon, ayrıca,
bir Denetim Makamları Avrupa Ağı (European
Network of Supervisory Authorities) kurmalıdır (md. 28).
Denetim makamı, en önemli görevlerinden birisi olarak soruşturma yetkisine sahiptir (md. 25). Bir ön tespit olarak,
denetim makamı, görevlerini yerine getirmek için yeterli yetkilere ve
kaynaklara sahip kılınmalıdır. Denetim makamı, kendiliğinden veya başvuru
üzerine, özen gereği yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile ilgili
yükümlülüğün bir şirket tarafından ihlal edilmiş olabileceğini gösteren yeterli
bilgiye sahip olduğunu düşündüğünde, bir soruşturma başlatabilir. Soruşturma
ilgili ulusal hukuk çerçevesinde yürütülür. Denetim makamı, soruşturma sonunda
yükümlülüklere aykırılık bulursa ilgili şirkete düzeltici eylemde bulunması (çare
sunması) için uygun bir süre verir. Bununla birlikte, düzeltici eylemde bulunma
(çare sunma), Direktif md. 27 ve 29 uyarınca yaptırım vazedilmesinin veya
hukuki sorumluluğun tetiklenmesinin önüne geçmez. İlgili gerçek ve tüzel
kişiler, denetim makamının kendileriyle alakalı hukuken bağlayıcı kararlarına
karşı etkili yargısal çare hakkına sahiptir. O halde, denetim makamı,
şirketlerin özen gereği yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile ilgili
yükümlülüğe uymasında başlıca kurumsal yapılanma olarak düşünülmüştür,
denilebilir.
İkinci olarak, yaptırımlar ile
ilgili düzenlemeler bulunmaktadır (md. 27). Üye devletler, bu Direktifi iç
hukuka aktardıkları düzenlemelerinin ihlali karşısında etkili, orantılı ve
caydırıcı yaptırımlar öngörmelidir. Bununla birlikte, üye devletler, en
azından, para cezası ve bir şirket para cezasına uymadığında o şirketin adını
ve ihlalin niteliğini belirten bir kamu açıklaması ile ilgili yaptırım
getirmelidir. Ayrıca, para cezasının azami sınırı, para cezasının verilmesine
karar verilen mali yıldan önceki mali yılda şirketin Dünya çapında net cirosunun
%5’inden az olmamalıdır. O halde, para cezası, şirketlerin özen gereği
yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile ilgili yükümlülüğe uymasında başlıca
caydırıcı olarak düşünülmüştür, denilebilir.
Üçüncü olarak, hukuki sorumluluk ve
tam tazminat hakkı ile ilgili
düzenlemeler bulunmaktadır (md. 29) (örneğin
bkz). Bir şirket belirli koşullar altında gerçek veya tüzel kişiye verilen
zarardan sorumlu tutulabilmelidir. Buna göre; (i) Direktif Ekinde listelenen
hak, yasak veya yükümlülük ilgili gerçek veya tüzel kişiyi korumayı
amaçlamalıdır, (ii) ilgili şirket kasıtla veya taksirle 10. veya 11. maddedeki
(olumsuz etkileri önleme, azaltma, sona erdirme veya en aza indirme yönündeki)
yükümlülüklerine uymamış olmalıdır, (iii) bu uymama sonucu gerçek veya tüzel
kişinin ulusal hukuk uyarınca korunan hukuki çıkarı zarar görmüş olmalıdır.
Bununla birlikte, bir şirket, etkinlik zincirindeki iş ortaklarının neden olduğu
zarardan ötürü sorumlu tutulamaz. İlgili gerçek veya tüzel kişi, bu koşullar
sağlanıyorsa tam tazminat hakkına sahiptir, ancak bu, örneğin cezai zarar
aracılığıyla aşırı tazminat sonucunu doğurmamalıdır. Bundan başka, Direktif,
örneğin delillere erişimdeki güçlükler veya temsili davalar için yeterli
mekanizmaların yokluğu gibi, olumsuz etkilerden etkilenen mağdurlar açısından adalete
yönelik pratik ve usuli birtakım engellerle de ilgilenmektedir (Dibace 82). O
halde, hukuki sorumluluk ve tam tazminat hakkı, şirketlerin özen gereği
yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile ilgili yükümlülüğe uymadığı durumlar
açısından netleştirilmeye çalışılmıştır, denilebilir.
Dördüncü olarak, Komisyon bakımından gözden geçirme ve raporlama ile ilgili
düzenlemeler bulunmaktadır (md. 36). Komisyon, öncelikle, 25 Temmuz 2024
tarihinden sonra ve en geç 26 Temmuz 2026 tarihine kadar, düzenlenmiş finansal
teşebbüslere özgü ek sürdürülebilirlik özen gereği yükümlülüklerinin gerekliliği
hakkında Avrupa Parlamentosuna ve Konseye bir rapor sunacaktır. Komisyon,
ayrıca, 26 Temmuz 2030 tarihine kadar ve bundan sonraki her üç yılda bir, bu
Direktif’in uygulanması ve hedeflerine erişmekteki etkililiği hakkında Avrupa
Parlamentosuna ve Konseye bir rapor sunacaktır. Bu raporlar, gerek duyulursa,
yasama tasarrufu tasarıları ile desteklenecektir.
Sonuç
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi, uzunca bir yasama
sürecinin ardından artık 25 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe girmeyi
beklemektedir. Bu Direktif, yasama tasarrufuna dönüştüğü haliyle farklı
gerekçelerle eleştiriliyor (örneğin bkz) olabilir. Buna karşın, belirli büyüklükteki AB şirketleri ve Türkiye’de kurulanlar dahil
üçüncü ülke şirketleri aşamalı bir şekilde, yani 26 Temmuz 2027, 26 Temmuz 2028 ve nihayet 26 Temmuz 2029 tarihinden
itibaren bu Direktif’teki özen gereği yükümlülükleri ile iklim değişikliği ile
ilgili yükümlülüğe tabi tutulacaktır. Dahası, denetim makamları, bu
yükümlülüklere uyumu denetlemek üzere, üye devletlerde kurulacaktır ve ihlal
karşısında ilgili şirketin Dünya çapında net cirosunun %5’inden az olmayacak
para cezası yaptırımı vazedilebilecektir. Bunun yanı sıra bu yükümlülüklere
uyum, şirketlere yönelik hukuki sorumluluk ve buna karşılık mağdur gerçek ve
tüzel kişilere yönelik tam tazminat hakkı ile desteklenecektir.
Başka bir ifadeyle, Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği
Direktifi’nin yaşayan hukukun bir parçası olması zaman meselesidir.
Dolayısıyla, takip eden süreçte, ana hatlarıyla, üye devletlerin bu Direktif’i gereği gibi iç hukuka aktarmak
üzere ve ilgili şirketlerin bu Direktif’teki yükümlülükleri gereği gibi
karşılamak üzere harekete geçmesi beklenmelidir. Son olarak, orta vadede, bu
Direktif ile ilgili olarak, şirketler tarafından oluşturulacak şikayet
prosedürü çerçevesinde, üye devletler tarafından kurulacak denetim makamları
bünyesinde, ulusal mahkemeler önünde ve onlar aracılığıyla veya doğrudan Avrupa
Birliği Adalet Divanı nezdinde pek çok uyuşmazlık ile karşılaşmak olası
gözükmektedir.
Bu yazıya atıf için: İlke Göçmen, “2024/1760 sayılı Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Gereği Direktifi’ne İlk Bakış”, Yaşayan Avrupa Birliği Hukuku Blogu, 9/7/2024, Link: <https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2024/07/20241760-sayl-kurumsal.html>
Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.
No comments:
Post a Comment