20 June 2024

ABAD’ın Amazon ve Airbnb’ye Uygulanabilecek Ulusal Kurallara İlişkin 30 Mayıs 2024 Tarihli Kararı

Emriye Özlem Şeker, Dr. Öğretim Üyesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı

 Fotoğraf: Wikimedia Commons

 

Giriş

Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD/Divan”) 30 Mayıs 2024 tarihinde Joined Cases C662/22 and C667/22 Airbnb Ireland UC (C662/22), Amazon Services Europe Sàrl (C667/22) v Autorità per le Garanzie nelle Comunicazioni davasındaki kararını açıkladı. Divan bu kararla  İtalya’nın 2019/1150 sayılı Tüzüğü (Platform-to-Business Regulation / P2B Regulation, “P2B Tüzüğü”) uygulamak için getirdiği ve başka üye devletlerde kurulmuş çevrimiçi aracılık hizmetleri sunan Amazon ile Airbnb gibi firmaların ceza tehditi ile ulusal bir sicile kaydolması, mali katkı sunması ve bilgi vermesine ilişkin ulusal tedbirlerin AB hukukuna aykırı olduğuna hükmetti. ABAD kararına ilgili başvuruyu çevrimiçi aracılık hizmetlerine uygulanabilir AB düzenlemelerini inceleyerek ulaşmıştır. Kararda esas alınan düzenleme ise iç pazarda bilgi toplumu hizmetlerinin belli hukuki yönlerini düzenleyen 2000/31 sayılı Direktif’tir (E-Commerce Directive, “E-Ticaret Direktifi”).

Karar başka bir üye devlette kurulmuş arama motoru veya alışveriş sitesi gibi çevrimiçi araçılık hizmetleri sunan şirketlere uygulanamayacak tedbir türlerinden birini ortaya koymaktadır. Özellikle çevrimiçi aracılık hizmetlerinin ticari kullanıcılarını korumak için getirilmiş P2B Tüzüğü  ve dolaylı olarak tüketicinin korunmasının yeni kısıtlayıcı tedbirler getirmek için kullanılamayacağını belirtmektedir.

Airbnb ve Amazon gibi platformlara uygulanacak AB düzenlemesinin belirlenmesine ilişkin ABAD kararları şu çalışmada incelenmiştir. Bilgi toplumu hizmetleri ve AB hukuku arasındaki ilişki ulusal vergi kuralları açısından C-83/21 - Airbnb Ireland and Airbnb Payments UK davasında sunulan Görüş kapsamında şu blog yazısında incelenmiştir. Bu karar bilgi toplumu hizmetleri ile ulusal hukuk arasındaki ilişki konusundaki ABAD içtihadına en son eklenen karar olması sebebiyle önemli bulunmuştur.

Aynı gün açıklanan C-663/22 – Expedia davasındaki karar da aynı uyuşmazlık konusu tedbirlerin P2B Tüzüğüne göre AB’de kurulmamış hizmet sunucularına ne kapsamda uygulanacağını yorumlaması sebebiyle, özellikle Türkiye’de kurulu çevrimiçi aracılık şirketleri açısından, ilgi çekici bulunmuştur.

Bu blog yazısı, ilgili ABAD kararlarını uyuşmazlığın arka planı, kararda öne çıkan sorular ve kararın kısa değerlendirmesi başlıkları altında ele alacaktır.

 

Kararın Arka Planı

İtalya 2020 yılında kabul ettiği bir kanunla İtalyan İletişimi Düzenleme Otoritesi’nin (AGCOM) yetkilerinde çevrimiçi aracılık hizmetleri sunan şirketlerin yükümlülüklülerini etkileyen birtakım değişiklikler yapmıştır. Buna göre AGCOM bir İletişim Operatörleri Sicili (the Register of Communications Operators, RCO) tutacaktır. Bu sicile İtalya’da kurulmamış olsa da İtalya’da faaliyet gösteren tüm çevrimiçi aracılık ve çevrimiçi arama motoru hizmetleri sunucuları P2B Tüzüğünün uygulanmasını sağlamak dahil amaçlarla kaydedilecektir. AGCOM’un talimat ve resmi bildirimlerine uymayan hizmet sunucuları için para cezası öngörülmüştür. Diğer İtalyan düzenlemeleri ile bu kapsamdaki hizmet sunucularına yıllık bütçelerini bildirme ve kanunda öngörülen oranda mali katkı payı ödeme ile şirketlerine ilişkin birtakım mali ve idari bilgileri AGCOM’a bildirme yükümlülüğü getirilmiştir (para. 14-26).

Kayıtlı merkezi İrlanda’da olan ve kısa süreli konut kiralama konusunda çevrimiçi aracılık hizmeti sunan Airbnb ve kayıtlı merkezi Lüksemburg’da olan ve mal satımı konusunda alıcı ve satıcılar arasında çevrimiçi aracılık hizmeti sunan Amazon bu İtalyan düzenlemelerine karşı İtalyan İdare Mahkemesi önünde dava açarak düzenlemelerin iptalini talep etmiştir (para. 27-30).

Bu kapsamda İtalyan mahkemesi ABAD’a şu beş soruyu yöneltmiştir (para. 44):

  1. P2B Tüzüğü çevrimiçi aracılık hizmetlerinin ticari kullanıcıları için çevrimiçi aracılık hizmetlerinde adalet ve şeffaflığı teşvik etmek amacıyla çevrimiçi aracılık hizmetleri ve çevrimiçi arama motorlarının belli bilgilerini bildirmesi, mali katkıda bulunması ve bunlara uymaması halinde para cezası uygulanmasını içeren bir sicile kaydolmasını öngören bir ulusal düzenlemeyi yasaklar mı?
  2. P2B Tüzüğü üye devletlerin çevrimiçi aracılık hizmetleri ve çevrimiçi arama motorlarının belli bilgilerini bildirmesi, mali katkıda bulunması ve bunlara uymaması halinde para cezası uygulanmasını içeren bir sicile kaydolmasını öngören ulusal tedbirlerini Komisyon’a bildirmesi gerekir mi? Bu tedbirlere konu özel kişiler bildirilmeyen tedbirlerin kendilerine uygulanmamasını talep edebilir mi?
  3. E-Ticaret Direktifi md. 3 başka bir üye devlette kurulu hizmet sunuculara bu tür ek idari ve mali yükümlülükler getiren bir ulusal düzenlemeyi yasaklar mı?
  4. Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkında Antlaşma (ABİHA) md. 56’da düzenlenen hizmet sunma serbestisi ve 2006/123 sayılı Direktif ulusal otoriteler tarafından çevrimiçi aracılık hizmetlerinin ticari kullanıcıları için adalet ve şeffaflığı teşvik etmek amacıyla başka bir üye devlette kurulmuş hizmet sunucular için bu tür ek idari ve mali yükümlülükler ve bunlara uyulmaması halinde para cezası yaptırımının kabul edilmesini yasaklar mı?
  5. E-Ticaret Direktifi md. 3/4(b) gereğince başvuru konusu ulusal tedbirin Komisyon’a bildirilmesi gerekir mi? Eğer öyleyse, bu tedbirlere konu özel kişiler, bildirilmeyen tedbirlerin kendilerine uygulanmamasını talep edebilir mi?

 

Karar

Ön Belirlemeler

ABAD, ilk olarak başvuru konusu olaya hangi AB düzenlemesinin uygulanacağını belirlemiştir. Zira Amazon ve Airbnb tarafından sunulan hizmetlere ilk bakışta hizmet sunma serbestisine ilişkin ABİHA md. 56; 2006/123 sayılı Hizmetler Direktifi md. 16 veya E-Ticaret Direktifi md. 3 uygulanabilir görülmektedir. Mahkeme başvuru konusunun bilgi toplumu hizmetleri olduğunu ve diğerlerinin yanında E-Ticaret Direktifi md. 3/1 uyarınca diğer AB düzenlemelerine göre özel hüküm niteliğinde olması sebebiyle uyuşmazlığın E-Ticaret Direktifi md. 3’e göre inceleneceğini belirtmiştir (para. 46-51). ABAD bu bağlamda ilk olarak birinci, üçüncü ve dördüncü soruları birlikte ele almıştır (para. 45).


E-Ticaret Direktifinin Uygulama Alanı ve Genel İlkeler

ABAD soruları cevaplamaya geçmeden önce E-Ticaret Direktifi ile ilgili genel bazı hususlara konuya ilişkin yakın tarihli kararlarına da atıf yaparak değinmiştir. İlk olarak bilgi toplumu hizmetlerini düzenlemeye yetkili üye devletle ilgili ana kural olarak “koordine alan” (coordinated field)’a değinmiştir. E-Ticaret Direktifi md. 3/1 uyarınca bilgi toplumu hizmeti sunucularının kuruldukları üye devlet koordine alandır ve bu üye devletin ulusal kuralları bu hizmet sunuculara uygulanacaktır (para. 52, 54). Bu düzenlemenin dayanağı ise köken ülke kontrolü ile karşılıklı tanıma ilkeleridir (para. 55). E-Ticaret Direktifi md. 3/2 uyarınca da üye devletler başka bir üye devletten sunulan bilgi toplumu hizmetlerini kısıtlayamaz (para. 52). Bunun tek istisnası ise E-Ticaret Direktifi md. 3/4’teki koşulların kümülatif olarak sağlanmasıdır (para. 53). Dolayısıyla bilgi toplumu hizmetlerinin düzenlenmesi ve kamu yararı hedeflerinin korunması bilgi toplumu hizmetinin kaynaklandığı üye devletin sorumluluğundadır (para. 56). Bununla bağlantılı diğer üye devletler de karşılıklı tanıma ilkesi de uyarınca koordine alan kapsamında başka bir üye devlette hukuka uygun olarak sunulan bilgi toplumu hizmetlerine kendi ülkelerinde sunulması için ek koşullara uyum yükümlülüğü getirerek serbest dolaşımı kısıtlamamalıdır (para. 57). İlgili İtalyan düzenlemelerinin, köken ülke kontrolü ilkesinin E-Ticaret Direktifi md. 3/4’teki istisnası kapsamına girip girmediği kararın devam eden kısmında değerlendirilmiştir.

 

Birinci-Üçüncü ve Dördüncü Sorular: Üye devletler E-Ticaret Direktifi md. 3/4 kapsamında P2B Tüzüğüne dayanabilir mi?

- E-Ticaret Direktifi kapsamında koordine alan somut olayda mevcut mu?

İlk olarak İtalya başvuru konusu tedbirin E-Ticaret Direktifi md. 2(h) anlamında koordine alan kapsamına girmediğini iddia etmiştir (para. 61). Bu kapsamda ilk olarak ilgili hizmetlerin RCO siciline kaydolma yükümlülüğünü yerine getimeden de facto olarak başlanıp sunulabileceğini ve AGCOM’a gerekli bilgilerin iletilmesi ve mali katkı yükümlülüklerinin denetim faaliyetleri ile bağlantılı olduğunu iddia etmiştir. Bu nedenle de ilgili tedbirleri bilgi toplumu hizmetleri sunma bakımından izin talep etme veya hizmet sunma için bir yükümlülük getirmediğini savunmuştur (para. 61). ABAD bu iddialara katılmayarak sicile kayda ilişkin uyulmaması yaptırıma tabi tedbirin ilgili bilgi toplumu hizmetini hukuka uygun olarak sunmak için sağlanması gereken bir yükümlülük olduğu ve de facto sunulabilmenin bu kapsamda bir önemi olmadığını belirtmiştir (para. 62). İkinci olarak ulusal otoriteye bilgi sunma ve mali katkı yükümlülüklerinin denetim amacıyla getirilmiş olmasının da başka bir üye devlette kurulmuş olan bilgi toplumu hizmetleri sunucularının hukuka uygun hizmet sunmaları için getirilmiş ek bir yükümlülük olmasını değiştirmeyeceği belirtilmiştir (para. 63). Bu nedenle de ilgili ulusal tedbirler bilgi toplumu hizmetleri ile bağlantılı faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin olmaları sebebiyle E-Ticaret Direktifi md. 2(h)’ye göre koordine alan kapsamında sayılmıştır.

Çek Hükümeti E-Ticaret Direktifi md. 3’ün ABİHA md. 56’ya ilişkin içtihadın kıyasen uygulanması halinde dava konusu ulusal tedbirleri yasaklamayacağını ileri sürmüştür (para. 66). Buna göre ilgili Direktif maddesi ülkede faaliyet gösteren tüm operatörlere uygulanan, amacı teşebbüslerin hizmet sunma koşullarını düzenlemek olmayan ve kısıtlayıcı etkileri çok belirsiz ve dolaylı olan yükümlülükleri serbestiyi kısıtlamaya yeterli görmeyerek yasaklamayabilir. Mahkeme bu yorumu da kabul etmemiştir (para. 67). İlk ve esas olarak koordine alan kapsamındaki gerekliliklerin bu içtihattan kaynaklaklanan koşulları sağlayamayacağı belirtilmiştir. Zira koordine alan kapsamındaki gerekliliklerin tanım gereği amacı bir bilgi toplumu hizmeti sunma işlemine erişimi ve bu hizmeti sunmayı düzenlemektedir. İkinci olarak, E-Ticaret Direktifi özel bir düzenleme olarak Kurucu Antlaşmadaki serbestilere iç pazarın işleyişi için Kurucu Antlaşmalardan daha lehe kriterler getirebilir.

Mahkeme ilgili İtalyan tedbirinin E-Ticaret Direktifi kapsamında koordine alan kapsamına girdiğine hükmettikten sonra Direktif md. 3/4’teki koşulların sağlanıp sağlanmadığını incelemeye geçmiştir.

 

- E-Ticaret Direktifi md. 3/4 kapsamında bir ulusal tedbir var mı?

Bu kapsamda ilgili istisnaya girmenin ilk koşulu sadece “belirli bir bilgi toplumu hizmetine karşı alınmış” bir tedbir olmasıdır (para. 69). Mahkeme burada Google Ireland and Others kararına atıf yaparak belirli bir bilgi toplumu hizmetleri kategorisine yönelik olan genel ve soyut tedbirler şeklinde kaleme alınmaları ve o kategorideki tüm hizmet sunuculara uygulanması halinde bu istisna kapsamında değerlendirilmeyeceğini belirtmiştir (para. 70). Somut olayda da, ulusal mahkemenin de teyidine tabi olarak, uyuşmazlık konusu ulusal tedbirin kapsamı genel ve soyut olarak değerlendirilmiş, dolayısıyla E-Ticaret Direktifi md. 3/4’ün kapsamı dışında olduğu yorumu yapılmıştır (para. 71).

 

- E-Ticaret Direktifi md. 3/4 ile P2B Tüzüğü arasındaki ilişki nasıl kurulabilir?

E-Ticaret Direktifi md. 3/4 kapsamındaki istisnai ulusal tedbirlerin kamu düzeni, kamu sağlığının korunması, kamu güvenliği veya tüketicinin korunması amacıyla alınabileceği belirtilmiştir (para. 75). Bu bağlamda P2B Tüzüğünün uygulamasının sağlama amacının bu kapsamda ileri sürülebilme ihtimali Mahkemece değerlendirilmiştir. İlgili Tüzük AB hukukuna uygun olarak e-ticaret konularına da uygulanmaktadır (para. 74).  E-Ticaret Direktifi de açık olarak e-ticarete uygulandığından P2B Tüzüğünün uygulanmasını sağlama amacıyla alınan tedbirler tek başına Direktif md. 3/4 kapsamında kalmaz, istisna kapsamında kalması için md. 3/4’te sayılan hedeflerden biriyle ilgili olması gerekir (para. 75).

P2B Tüzüğünün Dibacesinde belirtilen amacı iç pazar içindeki çevrimiçi işletmeler için adil, öngörülebilir, sürdürülebilir ve güvenilir bir ortam yaratılması için gerekli bir dizi zorunlu kuralı Birlik seviyesinde getirmektir. Bu bağlamda özellikle Tüzük md. 2/1’de tanımlanan ticari kullanıcılara Birlik genelinde uygun ölçüde şeffaflik, ve etkili başvuru yolları olanağı sunarak Birlik içindeki sınır aşan ticareti kolaylaştırmayı ve böylelikle iç pazarın işleyişini geliştirmeyi amaçlamaktadır (para. 76). Tüzük md. 1/1 bu amaca ulaşma yöntemini çevrimiçi arama motorlarının ticari kullanıcılarına ve kurumsal web sitesi kullanıcılarına uygun şeffaflık, adillik ve etkili başvuru olanakları sağlanmasını temin etmeye ilişkin kurallar getirilmesi olarak belirtmiştir (para. 77).

ABAD uyuşmazlık konusu tedbirlerin P2B Tüzüğünün uygulanması için getirilmiş olması halinin kabulünde dahi Tüzüğün hedefleri ile E-Ticaret Direktifi md. 3/4(a)’da sayılan hedefler arasıda doğrudan bir bağlantı bulmamıştır (para. 78). Zira bu Tüzüğün amacı kamu düzeni, kamu sağlığının korunması ve kamu güvenliğini ilgilendirmemektedir (para. 79). Tüketicinin korunması ise işletmelerin korunmasını kapsamamaktadır; ilgili Tüzük çevrimiçi hizmet sunucular ile ticari kullanıcılar arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir (para. 80).

P2B Tüzüğü Dibace para. 3’te online platform ekonomisinde şeffaflık ve güvenin geliştirilmesi ile bu ekonomiye olan tüketici güveninin artması arasındaki ilişki sadece dolaylı olarak belirtilmektedir (para. 81). Aynı kısımda online platform ekonomisinin gelişmesinin tüketiciler üzerindeki doğrudan etkisi ise diğer Birlik hukuku, özellikle de tüketici müktesebatı ile düzenlenmektedir (para. 82). Bu nedenle ilgili Tüzük ve Direktif maddesi arasındaki ilişki dolaylı olarak değerlendirilmiştir.

ABAD burada önceki içtihadına kıyasen atıf yaparak Direktifteki köken ülke kontrolü ilkesine getirilecek istisnaların dar yorumlanacağını eklemiştir. Bu nedenle hedefler arasında sadece dolaylı bir bağlantı kurulması halinde Direktifteki istisnaya gidilemeyeceğini belirtmiştir (para. 83).

Bu değerlendirme neticesinde de ilgili İtalyan tedbirlerinin E-Ticaret Direktifi md. 3/4 kapsamında kalmadığına hükmedilmiştir (para. 85). Dolayısıyla Direktif md. 3, bu tür P2B Tüzüğünün etkili bir şekilde uygulanmasını amaçlayan ve başka ülkede kurulmuş bilgi toplumu hizmeti sunucularına ek idari ve mali yükümlülükler getiren tedbirleri yasaklar şekilde yorumlanacaktır (para. 87).

 

AB’de Kurulmamış Hizmet Sunucuları ve P2B Tüzüğü

Aynı gün açıklanan Expedia kararında AB’de kurulu olmayan hizmet sunucuların da dava konusu İtalyan düzenlemelere karşı bazı P2B Tüzüğünün bazı hükümlerine dayanabileceğine hükmedilmiştir. Expedia da yukarıdaki İtalyan düzenlemelerine karşı dava açan; fakat Amazon ve Airbnb’den farklı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulmuş bir şirkettir. Buna göre üye devletin hizmet sunuculardan bilgi toplanması gibi düzenlemeleri Tüzüğün madde 16 ve 18 kapsamında “ilgili” olarak değerlendirilmesi ancak Tüzüğün hedefleri ile yeterli doğrudan bağlantı kurulması halinde mümkündür (para. 53). Divan bu bağlamda üye devletlerin bu Tüzüğün izleme ve gözden geçirme görevlerini yerine getirirken daha sonradan Komisyon tarafından talep edilebileceği gerekçesiyle keyfi olarak seçilen bilgileri toplayamayacaklarını belirtmiştir (para. 53-54). Mahkeme, bu tür hizmetlerin sunucularının ekonomik durumu ile, ticari kullanıcıları lehine bu hizmetlerin nasıl sağlandığı arasındaki bağlantının, varsa, yalnızca dolaylı olabileceğini değerlendirmiştir (para. 56). Bu nedenle, AB’de kurulmamış olan çevrimiçi hizmet sağlayıcılarına getirilen üye devletlerin kamu otoritelerine bilgi sunma yükümlülüğüne ilişkin ulusal tedbirlerin haklı gösterilebilmesi için de P2B Tüzüğüne dayanılamayacağı sonucuna varılmıştır (para. 58).

 

Değerlendirme

Divan 30 Mayıs 2024 tarihinde verdiği kararları ile E-Ticaret Direktifi ile getirilmiş köken ülke kontrolü ilkesini çevrimiçi aracılık hizmetleri bakımından daha da sağlamlaştırmıştır. Buna göre bilgi toplumu hizmetleri sunan hizmet sunucular olarak tanımlanan bu şirketler E-Ticaret Direktifi uyarınca sadece kuruldukları, köken, üye devletin kurallarına uymakla yükümlüdür.  Bir üye devlet başka bir üye devlette kurulu çevrimiçi aracılık şirketine ek yükümlülükler getiremez. Divan bu ilkeye E-Ticaret Direktifi md. 3/4 uyarınca getirilebilecek istisnaların dar yorumlanacağını belirtmiştir. Bu kapsamda başka bir AB düzenlemesine, örneğin P2B Tüzüğüne, dayanılmasının da yine E-Ticaret Direktifi md. 3/4'te belirtilen koşullara uygun ve oradaki hedeflerle doğrudan bağlantılı olması halinde mümkün olacağına hükmetmiştir. Dolayısıyla AB iç pazarının temel ilkelerinden olan karşılıklı tanıma ilkesinin bilgi toplumu hizmetleri bakımından geliştirilmiş hali olan köken ülke kontrolü ilkesi bu karar ile çevrimiçi aracılık hizmetleri bakımından daha da güçlendirilmiştir.

Expedia kararı da P2B Tüzüğünün çevrimiçi aracılık hizmetleri sunanlara tanıdığı AB hukuku korumasını AB dışında kurulmuş hizmet sunuculara genişletmesi sebebiyle AB hukukunun bu alanda üye devletlerin yetkilerini kısıtlama gücünü ve dolaylı sınır aşırı etkisini göstermektedir.

 

Bu yazıya atıf için: Emriye Özlem Şeker, “ABAD’ın Amazon ve Airbnb’ye Uygulanabilecek Ulusal Kurallara İlişkin 30 Mayıs 2024 Tarihli Kararı”, Yaşayan AB Hukuku Blogu, 20/06/2024, Link: https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2024/06/abadn-amazon-ve-airbnbye.html


Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.

 

11 June 2024

6-9 Haziran 2024 Tarihlerindeki Avrupa Parlamentosu Seçimleri

 

Fotoğraf Bilgileri: European Parliament from EU, CC BY 2.0 <https://creativecommons.org/licenses/by/2.0>, via Wikimedia Commons


İlke Göçmen, Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı / Jean Monnet Chair (2019-2022) / The Alexander von Humboldt Foundation – Georg Forster Research Fellow for Sustainable Development (2023-2024)


Giriş

Üye devletler, Avrupa Birliği’ni (AB) ortak hedeflerine ulaşmak amacıyla yetki devrettiği bir yapı olarak kurmuştur. AB, bu yetkiyi kullanırken kendisinin, vatandaşlarının ve üye devletlerin değerlerini desteklemeyi, hedeflerini izlemeyi, çıkarlarına hizmet etmeyi ve politikalarının ve eylemlerinin tutarlılığını, etkililiğini ve sürekliliğini temin etmeyi amaçlayan bir kurumsal çerçeveye sahip” kılınmıştır. AB, yedi kurum ve pek çok organ, ofis ve ajans ile faaliyet göstermektedir. Avrupa Parlamentosu; Komisyon, Konsey, AB Zirvesi ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) ile birlikte AB’nin başlıca kurumları arasında yer almaktadır.

AB bağlamında, ana hatlarıyla, Avrupa Parlamentosu ve Konsey yasama yetkisini, Komisyon yürütme yetkisini ve ABAD yargı yetkisini kullanmaktadır. Ayrıca, AB’nin işleyişi temsili demokrasiye dayanır ve bu yönden: “Vatandaşlar, Birlik düzeyinde, Avrupa Parlamentosunda doğrudan temsil edilir[;] üye devletler, gerek ulusal parlamentolarına gerek vatandaşlarına karşı demokratik olarak sorumlu olan devlet veya hükümet başkanları tarafından AB Zirvesinde ve hükümetleri tarafından Konseyde temsil edilir.”

Avrupa Parlamentosu, ilk kez 1979 yılında seçimle oluşturulmuş olup, 5 yılda bir gerçekleşen seçimlerden sonuncusu 6-9 Haziran 2024 tarihlerinde yapılmıştır. Böylece, Avrupa Parlamentosu seçimleri bu yıl 10. kez gerçekleştirilmiştir. Bu yazı, 6-9 Haziran 2024 tarihlerindeki seçim sonuçlarını, önceki seçimlerle belirli yönlerden kıyaslayarak, hukuki bir bakış açısıyla aktarmayı amaçlamaktadır. (Not düşelim ki Avrupa Parlamentosu seçimleri, Yaşayan Avrupa Birliği Hukuku blogunda, demokratik ilkeler bakımından daha önce ele alınmıştı.) (Yine not düşelim ki Avrupa Parlamentosu seçimleri, siyaset bilimi bakış açısıyla da sıklıkla incelenmektedir, örneğin bkz.)


Avrupa Parlamentosundaki Üye Sayısı

Avrupa Parlamentosu Birlik vatandaşlarının temsilcisi olarak toplamda en çok 751 üyeden oluşur. Vatandaşların temsili ise, üye devlet başına en az 6 ve en çok 96 üye olmak kaydıyla, “azalan şekilde orantılı” olarak sağlanır. AB Zirvesi, bu ilke doğrultusunda Avrupa Parlamentosunun inisiyatifi ve muvafakatiyle oluşumunu belirleyen bir kararı oybirliğiyle kabul eder. Tablo 1, 2024-2029 dönemindeki üye sayısının dağılımını göstermektedir. Buna göre örneğin Almanya yaklaşık 84 milyon nüfusuna karşılık 96 temsilci ile yani 875.000 kişiye karşılık 1 temsilci ile temsil edilirken Malta yaklaşık 500.000 nüfusuna karşılık 6 temsilci ile yani 83.000 kişiye karşılık 1 temsilci ile temsil edilmektedir. 

Bir not olarak, 2019-2024 dönemi toplam 705 Avrupa Parlamentosu üyesi ile tamamlanmıştı ve 2024-2029 dönemi için toplam 720 Avrupa Parlamentosu üyesi öngörülmüştür. Bu yönden Belçika, Danimarka, İrlanda, Letonya, Avusturya, Polonya, Finlandiya, Slovenya ve Slovakya +1 temsilciye ve İspanya, Fransa ve Hollanda +2 temsilciye sahip olmuştur.  


Tablo 1: Avrupa Parlamentosunun Oluşumu (2024-2029)

Üye Devlet

Üye Sayısı

Üye Devlet

Üye Sayısı

Almanya

96

Bulgaristan

17

Fransa

81

Danimarka

15

İtalya

76

Finlandiya

15

İspanya

61

Slovakya

15

Polonya

53

İrlanda

14

Romanya

33

Hırvatistan

12

Hollanda

31

Litvanya

11

Belçika

22

Letonya

9

Çekya

21

Slovenya

9

Yunanistan

21

Estonya

7

Macaristan

21

Lüksemburg

6

Portekiz

21

(Güney) Kıbrıs

6

İsveç

21

Malta

6

Avusturya

20

TOPLAM

720


Avrupa Parlamentosundaki Üyelik Yöntemi: Seçim

Avrupa Parlamentosu üyeleri seçimle göreve gelir, ancak AB çapında tek tip bir seçim sistemi bulunmamaktadır (krş). Seçimler, AB hukukunun belirlediği birtakım ortak ilkeler doğrultusunda, her bir üye devletin ulusal düzenlemelerine tabi olarak gerçekleştirilir. Birincisi, “Avrupa Parlamentosu üyeleri, beş yıllık bir dönem için doğrudan genel seçimle, serbest ve gizli oyla seçilir”. Seçimler, önceden belirlenen Perşembe’den Pazar’a dört günlük bir dönem içinde gerçekleştirilir. İkincisi, Avrupa Parlamentosu üyeleri, “liste sistemi veya tek devredilebilir oy kullanılarak nisbi temsil temelinde” seçilir. Üye devletler, oylama sisteminin nisbi niteliğini etkilemeksizin, Avrupa Parlamentosu seçimleri için seçim bölgeleri kurabilir veya kendi seçim bölgelerini farklı biçimde bölebilir. Üye devletler, kullanılan oyların %5’ini geçmemek kaydıyla, koltuk dağılımı açısından asgari eşik getirebilir ve bir adayın kampanya harcamaları açısından üst limit belirleyebilir. Üçüncüsü, her Birlik vatandaşı (herhangi bir üye devlet vatandaşı), vatandaşı olmadığı bir üye devlette ikamet ediyorsa ikamet ettiği üye devlette, o devletin vatandaşlarıyla aynı şartlarda, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Avrupa Parlamentosu seçimleri, bu ortak ilkeler çerçevesinde her bir üye devletin ulusal hükümlerine tabidir.

Avrupa Parlamentosu seçimleri, Avrupa düzeyindeki siyasi partilerden ziyade, ulusal siyasi partiler üzerinden gerçekleşmektedir. Bununla birlikte, genellikle, her ulusal siyasi parti Avrupa Parlamentosundaki bir siyasi grup ile bağlantılıdır. Dolayısıyla, Avrupa Parlamentosu seçimleri tamamlanıp bir üye seçildiğinde, bu üye genellikle ulusal siyasi partisinin bağlantılı olduğu siyasi grubun bir parçası haline gelmektedir. Mevcut kurallar çerçevesinde Avrupa Parlamentosu üyeleri, “siyasi eğilimlerine göre” ve en az üye devletlerin dörtte birinden gelen 23 üye ile siyasi grup oluşturabilir. Halihazırda 7 siyasi grup bulunmaktadır:

(1)    Avrupa Halkları Partisi (Hristiyan Demokratlar)

(Group of the European People's Party (Christian Democrats)),

(2)    Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları İlerici İttifakı

(Group of the Progressive Alliance of Socialists and Democrats in the European Parliament),

(3)    Avrupayı Yenile Grubu

(Renew Europe Group),

(4)    Yeşiller / Avrupa Serbest İttifakı

(Group of the Greens / European Free Alliance),

(5)    Kimlik ve Demokrasi Grubu

(Identity and Democracy Group),

(6)    Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri Grubu

(European Conservatives and Reformists Group),

(7)    Avrupa Birleşik Solu - Nordik Yeşil Solu Konfederal Grubu

(The Left group in the European Parliament - GUE/NGL).

Bunun yanı sıra, Avrupa Parlamentosu üyeleri herhangi bir siyasi grup dahilinde faaliyet göstermeyip bağımsız da kalabilir.


6-9 Haziran 2024 Seçimleri

6-9 Haziran 2024 tarihlerindeki Avrupa Parlamentosu seçimleri, <https://results.elections.europa.eu/> websitesinden takip edilebilmektedir. Bu yazı tamamlandığı esnada, en güncel veri 10 Haziran 2024 – 16:14’e ait olup, ulusal sonuçlardan bir kısmı nihai, diğerleri ise hala geçici nitelik taşımaktadır.

6-9 Haziran 2024 seçimleri, öncelikle, katılım oranı bakımından önceki seçimlerle karşılaştırılabilir. 1979 yılında bu seçime katılım %61,99 gibi görece düşük bir oranda kalmış ve o tarihten 2019 yılına kadar katılım sürekli olarak azalmıştır. 2019 yılındaki katılım oranı, önceki seçime göre artmış olmasına rağmen sadece %50 seviyesine ulaşabilmiştir. Mevcut verilere göre 2024 yılındaki katılım oranı da, 2019 yılındakiyle neredeyse aynı olarak, yaklaşık %51 seviyesinde kalmıştır. Bu durum, kendini “temsili demokrasi” olarak kabul edip Avrupa Parlamentosunu Birlik vatandaşlarının temsilcisi sayan AB açısından sorgulanması gereken bir husus olmaya devam etmektedir.


Grafik 1: Avrupa Parlamentosu Seçimleri: Katılım Oranı


6-9 Haziran 2024 seçimleri, daha sonra, Avrupa Parlamentosundaki siyasi gruplardaki üye sayısı bakımından kendisinden önceki seçimlerle karşılaştırılabilir. Bir ön not olarak, 2024 seçimleri sonucu mevcut siyasi gruplar devam edebileceği gibi, yeni siyasi gruplar da kurulabilir. Dolayısıyla, Grafik 3’teki 2024-2029 dönemi verileri, 2019-2024 dönemi Avrupa Parlamentosu esas alınarak oluşturulan bir projeksiyon olarak okunmalıdır. 2019-2024 döneminde görev süresi dolan Avrupa Parlamentosundaki siyasi gruplardaki üye sayısına bakıldığında, en yüksekten en düşüğe doğru veriler şu şekildedir:

(1)    Avrupa Halkları Partisi (Hristiyan Demokratlar): 176 üye (%24,96),

(2)    Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları İlerici İttifakı: 139 üye (%19,71),

(3)    Avrupayı Yenile Grubu: 102 üye (%14,46),

(4)    Yeşiller / Avrupa Serbest İttifakı: 71 üye (%10,00),

(5)    Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri Grubu: 69 üye (%9,78),

(6)    Kimlik ve Demokrasi Grubu: 49 üye (%6,95),

(7)    Avrupa Birleşik Solu – Nordik Yeşil Solu Konfederal Grubu: 37 üye (%5,24),

(8)    Bağımsızlar: 62 üye (%8,79).

 

Grafik 2: Avrupa Parlamentosundaki Siyasi Gruplar (2019-2024)



Grafik 3: Avrupa Parlamentosundaki Siyasi Gruplar (2024-2029) 

2024-2029 döneminde Avrupa Parlamentosundaki siyasi gruplardaki üye sayısı projeksiyonuna bakıldığında, en yüksekten en düşüğe doğru veriler şu şekildedir:

(1)    Avrupa Halkları Partisi (Hristiyan Demokratlar): 186 üye (+ 10 üye) (%25,83),

(2)    Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları İlerici İttifakı: 135 üye (- 4 üye) (%18,75),

(3)    Avrupayı Yenile Grubu: 79 üye (- 23 üye) (%10,97),

(4)    Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri Grubu: 73 üye (+ 4 üye) (%10,14),

(5)    Kimlik ve Demokrasi Grubu: 58 üye (+ 9 üye) (%8,06),

(6)    Yeşiller / Avrupa Serbest İttifakı: 53 üye (- 18 üye) (%7,36),

(7)    Avrupa Birleşik Solu – Nordik Yeşil Solu Konfederal Grubu: 36 üye (- 1 üye) (%5,00),

(8)    Bağımsızlar: 45 üye (%6,25),

(9)    Diğer (Avrupa Parlamentosundaki mevcut siyasi gruplar ile bağlantılı olmayan ulusal siyasi partilerden seçilenler): 55 üye (%7,64).


2024-2029 dönemi ile 2019-2024 dönemi, Avrupa Parlamentosundaki koltuk sayıları ve koltuk yüzdeleri aracılığıyla karşılaştırılabilir. Koltuk sayılarına bakıldığında, (2024-2029 döneminde 15 fazla koltuk olduğu göz önünde bulundurularak) 2024-2029 döneminin kazananları şu şekildedir:

  • Avrupa Halkları Partisi (Hristiyan Demokratlar): +10 üye
  • Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri Grubu: +4 üye
  • Kimlik ve Demokrasi Grubu: +9 üye

2024-2029 döneminin kaybedenleri ise şu şekildedir:

  • Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları İlerici İttifakı: -4 üye
  • Avrupayı Yenile Grubu: -23 üye
  • Yeşiller / Avrupa Serbest İttifakı: -18 üye
  • Avrupa Birleşik Solu – Nordik Yeşil Solu Konfederal Grubu: -1 üye

Koltuk yüzdelerine bakıldığında, 2024-2029 döneminin kazananları şu şekildedir:

  • Avrupa Halkları Partisi (Hristiyan Demokratlar): %24,96’dan %25,83’e
  • Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri Grubu: %9,78’den %10,14’e
  • Kimlik ve Demokrasi Grubu: %6,95’ten %8,06’ya

2024-2029 döneminin kaybedenleri ise şu şekildedir:

  • Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları İlerici İttifakı: %19,71’den %18,75’e
  • Avrupayı Yenile Grubu: %14,46’dan %10,97’ye
  • Yeşiller / Avrupa Serbest İttifakı: %10,00’dan %7,36’ya
  • Avrupa Birleşik Solu – Nordik Yeşil Solu Konfederal Grubu: %5,24’ten %5,00’e


Gerek koltuk sayıları gerek koltuk yüzdeleri aracılığıyla yapılan bu karşılaştırmalardan, anlatımı basitleştirmek üzere siyasi grupları kategorize ederek, şu sonuçlara varılabilir. Birincisi, merkez (sağ) Avrupa Halkları Partisi (Hristiyan Demokratlar) ile merkez (sol) Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları İlerici İttifakı, köklü bir değişiklik olmaksızın, koltuk sayılarını ve yüzdelerini büyük ölçüde korumuştur. İkincisi, merkez (liberal) Avrupayı Yenile Grubu ile merkez (sol) Yeşiller / Avrupa Serbest İttifakı, koltuk sayılarını ve yüzdelerini en çok kaybeden gruplar olmuştur. Üçüncüsü, sağ kanat Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri Grubu ve aşırı sağ Kimlik ve Demokrasi Grubu, koltuk sayılarını ve yüzdelerini en çok artıran gruplar olmuştur. Sonuncusu, Avrupa Parlamentosu üyesi 100 kişi, mevcut siyasi gruplara katılmak veya yeni siyasi grup(lar) kurmakta rol oynayabilecek bir konumda bulunmaktadır.


Sonuç

6-9 Haziran 2024 tarihlerindeki Avrupa Parlamentosu seçimleri tamamlanmış olmakla birlikte sonuçlar hala kesinleşmeyi beklemektedir. Bir taraftan, Prof. Alemanno’nun aktardığı üzere, Avrupa Parlamentosu seçimleri ilk kez ulusal siyaseti daha önce olmadığı kadar çok etkilemiştir. Bu bağlamda, örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bu seçimlerdeki yenilgisini takiben Fransa’yı erken seçime götürme kararı almıştır. 

Diğer taraftan, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin devamındaki en önemli adımlar ana hatlarıyla şu şekilde belirtilebilir:

(1)    AB üye devletleri, yeni seçilen Avrupa Parlamentosu üyelerinin isimlerini Avrupa Parlamentosuna bildirecektir.

(2)    Avrupa Parlamentosu siyasi grupları oluşturulacaktır.

(3)    Avrupa Parlamentosunun ilk genel oturumu, yeni yasama döneminin başlangıcı, 16-19 Temmuz 2024 tarihlerinde Strazburg’ta gerçekleştirilecektir.

(4)    Avrupa Parlamentosu üyeleri, bu ilk genel oturumda Başkan ve Başkan Yardımcısı seçimlerini yapacak ve (örneğin Avrupa Parlamentosu komitelerindeki üye sayıları gibi) iç örgütlenmeyle ilgili kararlar alacaktır.

(5)    Avrupa Parlamentosu, 6-9 Haziran 2024 tarihlerindeki seçimler göz önünde tutularak AB Zirvesi tarafından kendisine önerilecek Komisyon Başkanı’nı seçecek ve devamında Komisyon heyetine muvafakat verecektir.

Dolayısıyla, önümüzdeki dönem hareketli geçeceğe benzemektedir.


Bu yazıya atıf için: İlke Göçmen, “6-9 Haziran 2024 Tarihlerindeki Avrupa Parlamentosu Seçimleri”, Yaşayan Avrupa Birliği Hukuku Blogu, 11/6/2024, Link: <https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2024/06/AvrupaParlamentosuSecimleri2024.html>


Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.