Fotoğraf Bilgileri: European Parliament from
EU, CC BY 2.0 <https://creativecommons.org/licenses/by/2.0>, via
Wikimedia Commons
Dr. Gonca Çelik, AB İşleri Uzmanı, Avrupa
Birliği Hukuku ve Çeviri Daire Başkanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı, T.C.
Dışişleri Bakanlığı*
(*Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait
olup çalıştığı kurumu bağlamaz.)
Giriş
6
– 9 Haziran 2024 tarihlerinde yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin hemen
öncesinde, Parlamento’nun etik kurallarının yeterliliği konusundaki tartışmalar
yeniden gündeme gelmiştir. “Qatargate” olarak anılan ve bazı Parlamento üyeleri
üzerinden, yabancı menşeli lobilerin Parlamento’nun karar alma mekanizmalarına
etki ettiği iddialarıyla gündeme gelen ceza soruşturması sonrası, Parlamento üyelerinin kazanç
sağlayan işlerde çalışmasının yasaklanması mümkün olmamış; Parlamento, İç Tüzüğünde
yapılan değişikliklerle bu konuda bazı kısıtlamalar getirmekle yetinmiştir.
Ayrıca
2022 yılında Parlamento tarafından hazırlanarak Konsey’e gönderilen “Avrupa Seçim
Kanunu” Tasarısı’nın iki temel unsuru üzerinde bazı üye devletlerin kesin reddi
sebebiyle siyasi uzlaşma sağlanamamış ve çalışmaların teknik düzeyde devam
etmesine karar verilmiştir.
Parlamento
seçimlerine bir aydan az bir süre kalmışken, Avrupa Koleji, Avrupa Jeopolitik
Çalışmalar Grubu (Groupe d’Etudes
Geopolities) ve Transparency
International EU tarafından, seçimlerin demokratikliğini sağlayan şeffaflık
(transparency), hesap verilebilirlik
(accountability), temsil edebilirlik
(representativeness) ilkeleri bakımından
değerlendirmeler ve öneriler yayınlanmıştır.
Avrupa
Seçim Kanunu tasarısının kabul edilmemesi sebebiyle AP seçimlerinin, İç Tüzük
değişiklikleri ve mevcut kurallar çerçevesinde demokratik kriterler bakımından
değerlendiren bu çalışmalardaki görüş ve öneriler incelenecektir.
1. Avrupa
Parlamentosu’nda Yolsuzluk İddiaları ve Şeffaflığın Geliştirilmesine İlişkin
Çalışmalar
Belçika’da
2022 yılının Aralık ayında başlayan ceza soruşturması kapsamında bazı AP
üyelerinin, eski üyelerinin ve danışmanlarının, Katar ve Fas başta olmak üzere
bazı üçüncü ülkelerin hükümetleri tarafından sağlanan maddi menfaatler
karşılığında Parlamento kararlarını etkilemeye çalıştığına yönelik iddialar
gündeme gelmiştir. Konuya ilişkin ceza soruşturması Belçika, İtalya ve
Yunanistan’da devam etmekte olup, soruşturma kapsamında önemli tutarda
malvarlığına el koyulduğu basına yansıyan haberlerde yer almıştır.
Söz
konusu soruşturma, AP faaliyetlerinde şeffaflık ilkesi ve lobiciliğin tabi
olduğu kuralların gözden geçirilmesine sebep olmuştur. Parlamento tarafından
şeffaflığın ve sorumluluğun güçlendirilmesi amacıyla Eylül 2023’te kabul edilen
İç Tüzük değişikliği 1 Aralık 2023 tarihinde yürülüğe girmiştir.
İç
Tüzük değişikliğiyle AP üyelerine, lobi faaliyetlerine katılmak konusunda yasak
ve AP dışından kendilerine iletilen bütün görüş, rapor, öneri vb. hususları söz
konusu hususlara ilişkin belgeleri de eklemek suretiyle Parlamento’ya bildirme
yükümlülüğü getirilmiştir. İç Tüzük’te, davranış kurallarının (code de conduit) ihlal edilmesi halinde
öngörülen cezalar da arttırılmıştır. İç Tüzük değişikliğiyle getirilen
yenilikler arasında, resmi bir görevi olanlarla sınırlamaksızın bütün
toplantıların bütün AP üyelerinin yararlanabilmesi amacıyla yayınlanması, son
altı ayda AP’den ayrılmış olan AP üyeleriyle mevcut AP üyelerinin görüşmesinin
yasaklanması, menfaat çatışması tanımının genişletilmesi, düzenli olsun veya
olmasın bütün ek gelirlerin beyan edilmesi zorunluluğu getirilmesi, her bir
görev döneminin başında ve sonunda malvarlığını beyan etme zorunluluğu
getirilmesi, Parlamento’yu temsilen katılım sağlanan seyahatlerin masraflarının
bildirilmesi ve hediyelerin kabul edilmesi konusunda uygulanacak daha sıkı kurallar
yer almaktadır.
AP,
25 Nisan 2024 tarihinde de etik standartlar için bir AB kuruluşu kurulması
hakkında AB kurumları arasında yapılan anlaşmayı kabul etmiştir. AB
Antlaşması’nın 13. maddesine dayanarak Avrupa Komisyonu tarafından
hazırlanan kurumlar arası anlaşma, 2021 yılından bu yana hem AP hem de Komisyon
tarafından gündeme getirilen bir düzenlemedir. AB Antlaşması’nın, AB
kurumlarını sayan 13. maddesinin ikinci paragrafı uyarınca “Her kurum,
Antlaşmalar’la kendisine verilen yetkilerin sınırları dahilinde ve
Antlaşmalar’da öngörülen usul, şart ve hedeflere uygun olarak hareket eder.
Kurumlar dürüst işbirliği içinde çalışırlar”.
AB
kurumlarının ve danışma organlarının üyeleri için etik standartların belirlenmesi
amacıyla kurumlararası bir etik organı oluşturulmasına dair anlaşmaya, AP, Avrupa
Komisyonu, AB Konseyi, Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa Merkez Bankası,
Avrupa Sayıştayı ile Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi ve Avrupa Bölgeler
Komitesi olmak üzere altı kurum ve iki danışma organı katılmıştır. AB
kurumlarından sadece AB Zirvesi, anlaşmanın dışında kalmayı tercih etmiştir.
AB
Etik Organı, etik kurallarını belirlemek, güncellemek, etik davranış için ortak
asgari kuralları yorumlamak, her bir kurumun kendi iç düzenlemesinde bu etik
kuralların yer aldığına ilişkin raporlar yayınlamakla görevli ve yetkilidir.
Kurumlararası anlaşmayı imzalayan her bir kurum etik organında bir asil üye ile
temsil edilecek olup, etik organının başkanlığı kurumlar arasında her yıl
değişecek şekilde belirlenecektir. Etik organında yer alan beş bağımsız uzman
tarafından üyelere destek verilecek olup; söz konusu uzmanlar, AB kurumlarının
üyelerinin vermesi gereken yazılı menfaat bildirimleri de dahil olmak üzere
standarda bağlanan usuller hakkında danışmanlık sağlayacaktır. Etik organı, 6
Haziran 2024 tarihinde göreve başlayacak olması sebebiyle öncelikle 2025/2026
dönemi için anlaşma kapsamındaki AB kurumlarında uygulanacak ortak etik
kuralları belirlemesi öngörülmektedir.
2. Avrupa Seçim Kanunu Tasarısı
AP
seçimleri, 1976 tarihli “Meclis Üyelerinin Doğrudan Genel Oyla
Seçilmesi Hakkında Tasarruf”
ve üye devletlerin ulusal hukuk sistemlerinde yer alan seçim mevzuatı uyarınca
yapılmaktadır. Seçim mevzuatlarının uyumlaştırılmasının üye devletler bakımından
hassas olması sebebiyle; mevcut seçim müktesebatı, sadece, üye devletler
arasında koltukların dağıtılması, AP üyelerinin beş yıllık görev süresi ve
temsil nitelikleri, AP üyelerinin aynı zamanda ulusal meclis üyesi olmasını
içermeyen bir yasaklar listesi, 4 günlük seçim süresi ve çift oy yasağı gibi
temel kuralları düzenlemektedir.
1976
tarihli Tasarruf, 2022 yılında 2002/772 sayılı Konsey Kararı ile değiştirilerek, üye devletlere geniş
takdir yetkisi bırakmak kaydıyla bazı ortak ilkelerin müktesebata geçirilmesi
sağlanmıştır. Böylece siyasi partilerin veya adayların aldığı oyun parlamentoda
orantılı olarak yansıtılmasını sağlayan nisbi (oransal) oy sistemi getirilmekle
birlikte, bu sistemin farklı türleri olan tek liste ve devredilebilir tek oy
sistemini kullanmak konusunda üye devletlere takdir yetkisi tanınmıştır. 2002
değişikliği aynı zamanda %5’i aşmayan bir seçim barajı getirilmesinin önünü
açmış ve ulusal meclis üyeliğiyle AP üyeliğini birleştirme yasağını getirmiştir.
2019
seçimlerinde üye devletler arasında önemli usuli farklılıklar uygulanmaya devam
etmiştir. Örneğin asgari seçilme yaşı 18 ile 25 arasında değişmekte olup, onbir
üye devlet tarafından cinsiyet kotası uygulanmıştır. Az sayıda üye devlet ülkeyi çok sayıda seçim
bölgesine ayırmışken; üye devletlerin çoğunda az sayıda ve büyük seçim
bölgeleri bulunmaktadır. Bazı üye devletlerin kapalı liste, bazılarının
tercihli oylama veya devredilebilir tek oy sistemini uyguladığı son AP
seçimlerinde, seçim barajı da değişkenlik göstermiştir. Koltuk dağılımda ise
üye devletlerinin çoğunun D’Hondt sistemini tercih ettiği görülmektedir.
AP,
1979 yılında yapılan ilk doğrudan seçimlerden bu yana üye devletler arasında
farklılaşan seçim usullerini uyumlaştırmak ve böylece AP seçimlerinde AB
etkisini arttırmak eğiliminde olmuştur. Halihazırda Avrupa Birliği’nin İşleyişi
Hakkında Antlaşma’nın (ABİA) 223. maddesinde AP’ye verilen seçim usulleri teklifini
hazırlama ve Konsey’in onayına sunma yetkisine dayanarak, zaman içerisinde bu
konuda çok sayıda çalışma yapılmışsa da, düzenlemenin gerçekleştirilmesi mümkün
olmamıştır.
AP
hem 2019 yılında yapılan seçimlerdeki yüksek katılım oranı hem de dezenformasyon
ve bazı yabancı devletlerin AP seçimlerini etkilediği iddiaları sebebiyle, üye
devletler arasında uyumlaştırılmış kuralların gerekliliğini tekrar gündeme
getirmiştir. AP Genel Kurulu’nun talebiyle AP Anayasal İşler Komitesi (AFCO) tarafından
“AP Üyelerinin Doğrudan Genel Oyla Seçilmesi
Hakkında Konsey Tüzüğü”
(Avrupa Seçim Kanunu) Tasarısı (Kurumlararası Dosya No. 2022/0902 (APP))
hazırlanmıştır. Tasarı’da AB üye devletlerinin toprakları bütün halinde bir
seçim bölgesi olarak öngörülmekte olup, bu seçim bölgesinin tamamında
uygulanmak üzere ortak kurallar düzenlenmektedir.
Tasarı
uyarınca üye devletler kendi topraklarını bir seçim bölgesi olarak kabul etme
ya da birden çok bölgeye ayırma yetkisi ile nisbi oy sisteminin farklı alt
türlerini ve D’Hondt gibi hesaplama usullerini seçme yetkisini haizdir. Ancak
oy verme hakkının kullanılmasıyla ilgili bazı hususların üye devletler arasında
uyumlaştırılması amaçlanmaktadır. Seçim yaşının 16 olması; üçüncü ülkede
yaşayan, evsiz veya cezaevindeki AB vatandaşlarının oy verme hakkını
kullanmalarının temin edilmesi; posta veya internet yolyla oy kullanılması;
engellilere yönelik ortak hükümler Tasarı’da yer alan kurallar arasındadır.
Benzer şekilde seçilme yaşının bütün üye devletlerde 18 olması, cinsiyet
eşitliğiyle ilgili ortak hükümler, daha ayrıntılı ve yeknesak bir seçim
takvimi, büyük üye devletlerde yüksek küçüklerde düşük olmak üzere AB
müktesebatıyla belirlenmiş seçim barajı Tasarı’da yer almaktadır.
Tasarı’nın
en özgün düzenlemesi ise AB’nin tek bir seçim bölgesi olarak kabul edilmesiyle
28 AP üyesinin bu bölgeden seçilmesidir. Buna göre AB vatandaşları, biri ulusal
seçim bölgesi diğeri AB seçim bölgesi için olmak üzere iki oy kullanacaktır. AB
seçim bölgesinde, seçmenlerin sadece partiye oy verdiği ve parti tarafından
belirlenen listedeki sıralamayı göremediği kapalı liste usulü ve partilere,
aldıkları oy sayısına yaklaşık olarak orantılı olarak koltuklar tahsis etmeyi
amaçlayan D’Hondt formulünün uygulanması öngörülmektedir.
Tasarı,
seçilme hakkı bakımından ise üye devletlere, adayların belirlenmesinde
demokratik ve şeffaf usuller belirleme, cinsiyet eşitliğini ve bölgesel temsil
dengesini temin etme yükümlülüğü getirmektedir. Büyük – küçük üye devlet
dengesinin sağlanması amacıyla listede küçük üye devletlerden belli sayıda
adaya seçilebilir bir pozisyonda yer verme zorunluluğu öngörülmektedir. Ayrıca
AB seçim bölgesinde yapılacak seçimlerde aday gösterme hakkı, AB müktesebatına
göre kayıtlı Avrupa siyasi partilerine özgülenmemiş olup; Avrupa seçmenler
birliği veya Avrupa seçim koalisyonu ya da Avrupa ulusal partiler veya örgütler
koalisyonu gibi farklı yapılanmaların aday belirleme hakkı Tasarı’da yer
almaktadır. Tasarı’da seçim kampanyası hakkında mali hükümlere veya özel yayın
kuruluşlarına ilişkin hükme yer verilmezken, kamu yayın kuruluşlarının adaylara
eşit yayın süresi tanıması zorunluluğu düzenlenmektedir.
Tasarı,
Avrupa Komisyonu Başkanı’nın seçimine ilişkin tartışmalar kapsamında gündeme
gelen baş/öncü aday usulü hakkında açık bir hüküm içermemekle birlikte;
Tasarı’nın dibacesinde bu usulün gerekliliğinin altını çizmekte ve bunun için
Konsey ile AP arasında bir anlaşma yapılmasını önermektedir. Avrupa Komisyonu Başkanı
ile AP’deki siyasi dağılım arasında bir paralellik kurarak, AP seçimlerinin
Avrupalılaştırılması amacına hizmet eden önemli bir yöntem olarak görülen bu
usulde, AP’nin seçimden önce bir Komisyon Başkanı adayı belirlemesi ve söz konusun
adayın seçim çalışmalarına öncülük etmesi öngörülmektedir. Böylece Komisyon Başkanı’nın,
hükümetlerarası etkiden daha uzak, daha şeffaf ve demokratik açıdan daha meşru
olacağı ileri sürülmektedir.
Tasarı
ayrıca her üye devlet tarafından atanmış 27 üyeden oluşan bağımsız bir Avrupa
Seçim Otoritesi kurularak, AB çapında seçim bölgesiyle yapılacak seçimlerin
genel ilke ve kurallara uygunluğunun bu Otorite tarafından sağlanmasını
öngörmektedir.
Tasarı’ya
ilişkin olarak bazı ulusal parlamentolar, katmanlı yetki ilkesine aykırı olduğu
yönünde görüş belirmiştir. Düşünce kuruluşları ve akademisyenler tarafından
verilen görüşlerde ise baş aday usulü ve ulusaşırı seçim listesi usulü
konusunda olumlu ve olumsuz görüşler ortaya koyulduğu görülmektedir.
ABİA
m. 223/2 uyarınca onay için AP tarafından Konsey’e
sunulan tasarı üzerinde çalışmalar devam etmektedir. İspanya dönem başkanlığı,
Avrupa Seçim Kanunu tasarısı üzerindeki çalışmalara devam edeceğini; bu
kapsamda bir yandan siyasi açıdan en önemli iki konu olan Avrupa seçim
bölgesinin ve ulusaşırı seçim listesinin Konsey’de tartışmaya açılırken, diğer
yandan İsveç dönem başkanlığının sonuçlarına göre uzlaşma sağlanması kolay olan
konular üzerinde Daimi Temsilciler Komitesi düzeyinde teknik çalışmaların
yürütüleceğini açıklamıştır. Tasarı en
son 15 Kasım 2023 tarihli Genel İşler Konseyi’nde görüşülmüş ve bazı üye
devletlerin, Avrupa seçim bölgesinin ve ulusaşırı seçim listesi konularına
açıkça karşı olduğu; tasarı üzerinde çalışmaların teknik düzeyde devam edeceği sonuç bildirgesinde yer almıştır.
3. Bazı
Akademik Kuruluşlar ve Düşünce Kuruluşları Tarafından Yayınlanan Değerlendirme
ve Öneriler
AP
seçimlerinden hemen önce Mayıs ayı içerisinde Transparency International EU, Avrupa Koleji ve Jeopolitik
Çalışmalar Grubu (Groupe d’Etudes
Geopolities) tarafından seçimlerin demokratik ilkelere göre değerlendirilmesine
ilişkin belgeler yayımlanmıştır.
AP
üyelerinin gelirlerini beyan etme zorunluluğu kapsamında yayınlanan ek
gelirleri, sivil toplum kuruluşu Uluslararası Şeffaflık’ın AB birimi olan Transparency International EU tarafından
derlenmektedir. Söz konusu sivil toplum kuruluşu tarafından Pia
Engelbrecht-Bogdanov imzasıyla 17 Mayıs 2024 tarihinde yayınlanan “Avrupa Seçim Manifestosu” başlıklı yazıda, mevcut kuralların AP’nin ve
diğer AB kurumlarının hesap verebilirliğini sağlamada yetersiz olduğu
belirtilerek; bazı şeffaflık ilkesi tedbirlerine yer verilmiştir. Bu kapsamda
özellikle rüşvetle mücadele tedbirlerinin geliştirilmesi ve menfaat çatışması
hakkında daha etkili tedbirler içeren bir reform ihtiyacının altı çizilmiştir.
Manifesto’da ayrıca, Avrupa Savcısı’nın ve yeni kurulan Etik Organı’nın
soruşturma ve ihlalleri yaptırıma bağlama yetkilerinin güçlendirilmesi gereği
vurgulanmıştır. Lobicilik faaliyetinin, demokrasinin bir gereği olduğunun
belirtildiği Manifesto’da, hem AB düzeyinde hem de üye devletler nezdinde
lobilerin daha iyi bir kayıt sistemi içerisinde ve daha şeffaf şekilde yer
almasının önemi dile getirilmiştir.
Avrupa
Koleji tarafından Christian Lengeling imzasıyla ve “Avrupa Seçim Hukukunun Geleceği: 2022 Tasarısı
AB’yi Daha Demokratik Hale Getirebilir Mi?” başlığıyla Mayıs 2024’te yayımlanan politika belgesinde;
AP seçimlerinin tabi olduğu kuralların ve Avrupa Seçim Kanunu Tasarısı’nın demokratik
ilkelere uygunluğu tartışılmıştır. Mevcut durumda seçmenlerin, ulusal düzeyde
seçim kampanyası yapan siyasi partiler için oy verdikleri, ancak seçilen
adayların AP’de yer aldıkları ortak grupta başka bir uzlaşma zemini bulmak
zorunda kaldıkları, bu sebeple seçmenin oy verdiği ulusal siyasi parti vaadleri
ile seçilen AP üyelerinin AP siyasi gruplarında gerçekleştirebildikleri arasında
bir boşluğun oluştuğu belirtilmektedir. Ayrıca mevcut sistemin baş aday
sistemini uygulamayı güçleştirdiği ifade edilmiştir. Bu çerçevede mevcut sistemin
hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerine cevap vermediği vurgulanmıştır. Bu
kapsamda Tasarı’da yer alan AB düzeyinde seçim bölgesine dair düzenlemelerin, AP
seçimlerinin hesap verebilirliğini ve şeffaflığını arttıracağı sonucuna
varılmıştır.
Mevcut
sistemde ayrıca Avrupa Birliği Antlaşması (ABA) m. 14/2 sebebiyle büyük ve küçük devletlerin
vatandaşlarının kullandıkları oyların ağırlığının önemli oranda farklı olduğu
belirtilerek temsiliyet ilkesi bakımından yapılan değerlendirmede, AP’nin AB
vatandaşlarını temsil ettiğinin savunulamayacağı ifade edilmiştir. Bununla
birlikte Tasarı’da nisbi temsil ilkesinin korunmuş olması sebebiyle, Tasarı’nın
yasalaşması halinde dahi mevcut temsiliyet sorununun çözülemeyeceğinin altı
çizilmiştir.
Çalışmada
ayrımcılık yasağı bakımından yapılan değerlendirmede ise üye devletlerin seçim
kuralları arasındaki farkların ortaya çıkardığı adaletsizliklerin AB
vatandaşları arasında oyların eşitliğine halel getirdiği ifade edilmiştir. Bu
kapsamda örneğin oy kullanma yaşı, AB dışından oy kullanabilme, cinsiyet
kotaları gibi hususların oylar arasında fark yarattığı belirtilmiştir.
Çalışmada, seçim kurallarının belirli bir düzeyde uyumlaştırılmış olması ve
Avrupa siyasi partileri dışında oluşturulacak farklı yapıların aday
gösterebilmesi sebebiyle Tasarı’nın ayrımcılık yasağı ihlallerini azaltma
kapasitesi olduğu vurgulanmıştır.
Jeopolitik
Çalışmalar Grubu tarafından “Seçimlerden Önce Avrupa Demokrasisinin
Korunması İçin Yedi Öneri”
başlığıyla ve on akademisyenin imzasıyla 14 Mayıs 2024 tarihinde yayınlanan
eylem notunda ise, Qatargate olarak anılan olaylardan bir buçuk yıl sonra yeniden
Rus propagandası yapma şüphesiyle AP üyelerinin de dahil olduğu bir ceza
kovuşturmasının Belçika yargısı tarafından başlatıldığı hatırlatılarak; AP
tarafından yapılan İç Tüzük değişikliklerinin yetersiz olduğunun altı çizilmiştir.
Eski
AP üyelerinin, görevlerinin sona ermesinden itibaren altı ay boyunca AP
üyeleriyle görüşmesinin yasaklanmasının olumlu bulunduğu notta, bu sürenin
oniki aya çıkarılması, AP üyelerinin ek gelir getiren işlerde çalışmasının
yasaklanması ve oluşturulan Etik Organı’nın soruşturma yetkisiyle donatılması
gerektiği vurgulanmıştır. Eylem notunda ayrıca Avrupa Savcısı’nın soruşturma
yetkisinin sınırlı olması sebebiyle AP üyelerinin dahil olduğu rüşvet vb.
soruşturmaların Belçika tarafından yürütülmek zorunda kalmasının yanlış olduğu
belirtilerek AB’nin Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’na (GRECO)
üye olması ve Avrupa Savcısı’nın soruşturma yetkilerinin genişletilmesi
önerileri dile getirilmiştir.
Sonuç
Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.
No comments:
Post a Comment