20 February 2025

Ortaklık Hukuku, Hollanda Uyum Kanunu (2021) Karşısında Türk Vatandaşlarına Koruma Sağlayabilecek mi?

 


Fotoğraf Bilgileri: A local office of the Immigration- and Naturalisation Service of the Kingdom of the Netherlands in The Hague, CC-BY-SA-4.0 
 

Dr. Gonca Çelik, AB İşleri Uzmanı, Avrupa Birliği Hukuku ve Çeviri Daire Başkanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı, T.C. Dışişleri Bakanlığı*

(*Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz.)

 

Giriş

Hollanda’nın 1990’lı yıllardan bu yana uyguladığı, ülkeye kabul ile ülkede kalış koşullarını ağırlaştırma “entegrasyon” amaçlı düzenlemelerin sonuncusu olan Hollanda Uyum Kanunu (Wet inburgering 2021) 1 Ocak 2025 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun, yürürlüğe girmesi için tanınan geçiş döneminde, basın ve Hollanda Türkler için Danışma Kurulu (IOT) başta olmak üzere, Türk vatandaşlarının Ortaklık Hukuku’ndan kaynaklanan hakları konusunda çalışan sivil toplum örgütleri ve hukukçular nezdinde tartışmalara konu olmuştur. Türk vatandaşlarının Ortaklık Hukukundan kaynaklanan hakları kapsamında özellikle ikamet izni ve aile birleşimi haklarının entegrasyon gerekçesiyle kısıtlanması, halihazırda Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) tarafından farklı üye devletler ve hukuki durumlar bakımından yorumlanmıştır. Divan, yeni kısıtlama getirme yasağı (standstill) kapsamında verdiği kararlarında üye devlet düzenlemesiyle getirilen kısıtlamaları, orantılılık ve amaca uygunluk gibi ilkelere cevap vermediği durumlarda Ortaklık Hukuku’na aykırı bulurken; giderek daha net şekilde meşru sebebe dayanan yeni kısıtlama olduğu sonucuna varmıştır.

Bu çerçevede Hollanda Uyum Kanunu’nun, Ortaklık Hukuku’na aykırılık gerekçesiyle ABAD önüne gelmesi ihtimalinde ortaya çıkabilecek sonuca ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır.

1. Hollanda Uyum Kanunu’nun Getirdikleri

Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu’nun internet sitesindeTürk vatandaşlarının daimi ikamet izni için uyum diploması gerekmektedir” başlığıyla ve İngilizce olarak yayınladığı 26 Temmuz 2024 tarihli açıklamasında, “1 Ocak 2025 tarihinden itibaren daimi ikamet izni için başvuran Türk vatandaşlarının uyum diploması ibraz etmesi gerekmektedir. (…) Bu kural, daimi ikamet izninin yanı sıra, uzun süreli ikamet izni ve aile üyesi olarak kalışlardan sonra talep edilen ikamet izni (geçici olmayan insani gerekçeli ikamet izni) için de geçerlidir” ifadelerine yer verilmiştir. Açıklamada ayrıca “yeni kısıtlama getirme yasağı” (standstill) başlığı altında “Türkiye ile AB arasındaki Ortaklık Hukukunda yer alan yeni kısıtlama getirme yasağının kapsamına giren Türk vatandaşları bakımından, aile üyesi olarak ikamet ettikten sonra geçici olmayan insani gerekçelere dayanan ikamet izni için yapacakları başvurularda 1 Ocak 2025 tarihinden sonra uyum diploması verme zorunluluğu olmayacaktır. Örneğin Hollanda’da işçi olarak çalışan Türk vatandaşları ve aile üyeleri için durum böyledir” denilmektedir.

Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu’nun internet sitesindeki Türk vatandaşlarına ilişkin açıklamadan, Hollanda’da mukim bir Türk vatandaşı işçinin aile üyesi sıfatıyla bu ülkeye gelmiş olan Türk vatandaşlarının ikamet izni taleplerinde uyum diploması talep edilmeyeceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte bahsi geçen durumun dışında farklı hukuki statülerde bulunan Türk vatandaşlarının, Hollanda’dan farklı ikamet izinleri için başvuru yapması mümkündür. Örneğin Hollanda’da işçi olarak çalışan bir Türk vatandaşının aile üyesinin, aile birleşimi yoluyla ilk defa Hollanda’ya gelmek amacıyla ikamet izni talep etmesi söz konusu olabileceği gibi; bir süredir geçici ikamet izniyle Hollanda’da çalışmakta olan bir Türk vatandaşının uzun süreli veya daimi ikamet izni için başvurması mümkündür. Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu tarafından yapılan açıklama, farklı hukuki statülerde bulunan Türk vatandaşlarının Ortaklık Hukukundan kaynaklanan hakları bakımından değerlendirme yapmaya imkan vermemektedir.

Hollanda Uyum Kanunu (Wet inburgering 2021), 16 yaşından büyük olan ve yaşlılık aylığı almaya hak kazanma yaşına ulaşmamış yabancıların uyum yükümlülüğüne tabi olmasını öngörmektedir. Kanun’un 3/II/b maddesinde uluslararası anlaşma veya uluslararası kuruluşların kararları sebebiyle bazı kişilerin uyum yükümlülüğünden istisna tutulduğu (exception) ifade edilmiştir. Ayrıca Kanun’un 4/I/e. maddesinde halihazırda yeterince uyumlu olduğunu ortaya koyan kişilere Bakan tarafından muafiyet (exemption) tanınabileceği hükme bağlanmıştır. Türk vatandaşları bakımından ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklar da düşünülerek, uyum diploması zorunluluğuna, kapsamı belirsiz bazı istisnalar getirilmiş olması muhtemeldir. Kanun’da yer alan istisna ve muafiyet hükümleri genel ve muğlak olsa da, bu hükümlerin Türk vatandaşları lehine yorumlanması ve uygulanması mümkün görünmektedir.

2. Türkiye-AB Ortaklık Hukukunda Durum

Bilindiği üzere Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Bir Ortaklık Yaratan Anlaşma’nın (Ankara Anlaşması) 12. maddesinde tarafların, işçilerin serbest dolaşımını kademeli olarak gerçekleştirmek için, Avrupa Birliği’nin Kurucu Antlaşmaları’nın aynı konuyu düzenleyen hükümlerinden esinleneceği hükme bağlanmaktadır. Ankara Anlaşması’nın imzalanmasından yedi yıl sonra imzalanan ve ortaklık ilişkisini hazırlık döneminden geçiş dönemine taşıyan Katma Protokol’ün “Kişilerin ve hizmetlerin dolaşımı” başlıklı II. Kısmında yer alan “İşçiler” başlıklı 36. madde uyarınca taraflar arasında işçilerin serbest dolaşımı kademeli olarak gerçekleştirilecektir. Ortaklık Konseyi bu konuda gerekli usulleri kararlaştıracaktır.  

Ortaklığın Geliştirilmesine ilişkin 19 Eylül 1980 tarihli 1/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı” (1/80 sayılı OKK) ayrımcılık yasağının (Madde 10) yanında, Türk işçilerin (Madde 6) ve aile bireylerinin (Madde 7), üye devletlerde çalıştıkları ve ikamet ettikleri sürelere bağlı olarak gelişen çalışma hakları ile, Türk işçilerin çocuklarının eğitim hizmetlerinden yararlanma hakkını (Madde 9) düzenlemiştir. 1/80 sayılı OKK’nın 13. maddesi ise “yeni kısıtlama getirme yasağı”nı düzenlemekte olup, buna göre Topluluk üye devletleri ve Türkiye, kendi topraklarında yasal olarak ikamet eden ve istihdam edilen işçiler ve aile bireylerine uygulanan işe girme şartlarına, yeni kısıtlamalar getiremezler.

Bu düzenlemeler, ABAD kararlarıyla yorumlanmış olup; Hollanda Uyum Kanunu’nun konusu bakımından, Türk vatandaşlarının üye devletlerde ikamet izni alma koşullarına üye devletler tarafından zaman içerisinde getirilen kısıtlamalara ilişkin kararlar önem arz etmektedir.

2.1. Hollanda’da ikamet etmekte olan Türk işçilerin hakları

Halihazırda Hollanda’da ikamet etmekte olan Türk işçiler bakımından değerlendirilmesi gereken ilk husus 1/80 sayılı OKK 6/I. maddesinden kaynaklanan haklardır. Bu çerçevede Türk vatandaşlarının bir yıllık, üç yıllık ve dört yıllık yasal çalışmadan sonra kendilerine tanınan çalışma haklarına bağlı olarak ikamet hakları bulunmakta olup; ABAD kararları uyarınca bu ikamet haklarının yeni koşullara tabi tutulması yoluyla zorlaştırılması hukuka aykırıdır. Nitekim ABAD, 1/80 sayılı OKK 6/I. maddesinin, Türk işçinin düzenli olarak çalıştığı süreyle orantılı şekilde ev sahibi üye devletteki durumunu güçlendirmek amacını taşıdığını (Gülbahçe, C-268/11, paragraf 48 vd.) ve Türk işçi için getirilen düzenli çalışma şartının, tartışmasız bir oturum iznini gerekli kıldığını (Doğan, C-383/03, paragraf 19), 1/80 sayılı OKK’dan kaynaklanan hakların, ulusal hukukla şarta bağlanamayacağını ve ancak 1/80 sayılı OKK hükümlerinin, hak kazanma koşulları üzerinde etkisi olabileceğini (Ünal, C-187/10, paragraf 42-44)  hüküm altına almıştır. Bu kapsamda 1/80 sayılı OKK 6/I. maddesinde tanınan bu haklara dayanarak yapılan ikamet izni taleplerinde uyum diploması şartı uygulanamayacaktır.

2.2. Türk işçilerin Hollanda’da ikamet etmekte olan aile üyelerinin hakları

Hollanda’da ikamet etmekte olan Türk işçilerin Hollanda’da ikamet etmekte olan aile üyeleri bakımından ise 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesi Türk işçisinin onunla birlikte ikamet hakkına sahip bulunan aile bireylerine, üç yıl ve beş yıl ikamet şartına bağlı çalışma hakkı tanımıştır. Dolayısıyla Türk vatandaşlarının aile üyelerinin de, yeni kısıtlama getirme yasağına başvurma gereği olmaksızın, bazı ikamet hakları bulunmaktadır. Divan’a göre, 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesinde tanınan çalışma hakkı, ikamet hakkını da beraber getirmektedir (Ergat, C-329/97, paragraf 40). ABAD’a göre, 7. maddede yer alan üç yıllık ve beş yıllık birlikte yaşama süresinin dolmasından itibaren üye devletler artık Türk işçisinin aile bireyinin ikameti hakkında yeni koşullar kabul edemez (Uçar (C‑508/15) ve Kılıç (C‑509/15), paragraf 70). Bu kapsamda 1/80 sayılı OKK 7. maddesinde tanınan bu haklara dayanarak yapılan ikamet izni taleplerinde uyum diploması şartı uygulanamayacaktır.

2.3. Yeni kısıtlama getirme yasağı

Hollanda’ya yeni gelecek olan Türk vatandaşları ve aile bireyleri ile yukarıda anılan 1/80 sayılı OKK’nın 6/I. ve 7. maddelerinin hükümlerine giren ve girmeyen Türk vatandaşları bakımından ise 1/80 sayılı OKK’nın 13. maddesinde yer alan yeni kısıtlama getirme yasağı uygulama alanı bulacaktır. Avrupa Birliği’nin (AB) kurucu üyesi olan Hollanda’nın yürürlük tarihleri itibariyle Ortaklık Hukuku düzenlemeleriyle bağlı olduğu ve Türk vatandaşlarının çalışma hakkı ile ikamet gibi çalışmaya bağlı haklarına, 1/80 sayılı OKK’nın yürürlüğe girdiği tarihten daha ağır koşullar yani yeni kısıtlamalar getirilemeyeceği, Divan kararlarıyla da ortaya koyulmuştur. Hatta ABAD bir adım daha atarak, halihazırda yürürlükte olan düzenlemeye getirilen bir ağırlaştırmanın, 1/80 sayılı OKK’nın söz konusu üye devlet bakımından yürürlüğe girdiği tarihteki koşullardan daha aleyhte bir durum yaratmasa bile, yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı olduğu sonucuna varmıştır (Toprak C-300/09, Oğuz C-301/09).

1/80 sayılı OKK’nın 6/I. ve 7. maddelerinden yararlanan Türk vatandaşlarının da 13. maddeden yararlanıp yararlanamayacağı sorusu ön karar başvurusu ile Divan’a taşınmış olup; Divan, üye devletin istihdam piyasasına entegre olmuş Türk vatandaşlarının da 1/80 sayılı OKK’nın 13. maddesi kapsamında değerlendirildiğini, 1/80 sayılı OKK’nın 6/I. ve 7. maddeleri kapsamında serbest dolaşımdan faydalanan Türk işçisi ve aile bireyinin oturma izinlerinin iptal edilmesine yönelik düzenlemenin, yeni kısıtlama teşkil ettiğini hüküm altına almıştır (Staatssecretaris van Justitie en Veiligheid, C-402/21).

Divan 1/80 sayılı OKK’nın 13. maddesinde düzenlenen yeni kısıtlama getirme yasağının amacının, sadece üye ülke işgücü piyasalarına entegre olmuş Türk işçilerin haklarının korunması olmadığını; 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesinde düzenlenen koşulları taşımayan Türk vatandaşlarının da, mevcut haklarda lehe olan durumun korunmasını amaçlayan söz konusu hükümden yararlanması gerektiğini (Toprak C-300/09, Oğuz C-301/09); AB üyesi devletlere ilk kez giriş yapmak üzere ikamet izni almak ya da üye devletlerde var olan ikamet iznini uzatmak için başvuran Türk vatandaşlarının bu korumadan yararlandığını hüküm altına almıştır (Komisyon v. Hollanda, C-92/07). Sonuç olarak Hollanda’da ikamet etmekte olan Türk vatandaşlarının yanı sıra Hollanda’ya yeni giriş yapacak olan Türk vatandaşları da yeni kısıtlama getirme yasağından yararlanmaktadır.

Diğer taraftan üye devletlerin, 1/80 sayılı OKK’nın 13. maddesinde düzenlenen yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı düzenleme ve uygulamaları, meşru bir amaçla gerekçelendirmesi mümkündür. Orantılılık ve amaca uygunluk ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla meşru bir amacı gerçekleştirmek üzere yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı olarak gerçekleştirilen düzenleme ve uygulamalar, hukuka uygun kabul edilmektedir. ABAD içtihadı uyarınca üye devletler tarafından yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı düzenleme veya uygulamalar için ileri sürülen gerekçeler içerisinde meşru bir sebep olarak kabul edilenlerden biri de Türk vatandaşlarının bulundukları AB üyesi devlete entegrasyonunun sağlanması amacıdır. Divan, yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı olarak Türk işçinin veya aile üyesinin serbest dolaşım hakkına getirilen bir kısıtlamanın, entegrasyon amacıyla orantılı olması ve üye devletin, getirilen kısıtlamayı uygulama biçiminin (örneğin üye devlet idaresine verilen geniş takdir yetkisinin), amaca ulaşmak için gerekenden daha ileriye gitmemesi gerektiğini ifade etmiştir (Staatssecretaris van Justitie en Veiligheid, C-402/21;  Udlændingenævnet, C-279/21; Udlændingenævnet, C-379/20).

Türk vatandaşlarının Ortaklık Hukukundan kaynaklanan hakları bağlamında ABAD tarafından kısıtlayıcı yorum yapılan diğer konu daimi ikamet iznidir. ABAD, Danimarka Yüksek Mahkemesi tarafından yapılan ön karar başvurusuna (Meislev, C-375/23) ilişkin olarak 4 Temmuz 2024 tarihinde verdiği kararda, daimi ikamet iznine getirilen yeni koşulları, yeni kısıtlama getirme yasağı kapsamında değerlendirmemiştir. Bir diğer ifadeyle ABAD’ın yorumu uyarınca daimi ikamet izni, Türk vatandaşlarının 1/80 sayılı OKK’dan kaynaklanan serbest dolaşım haklarını kullanmaları için gerekli görülmemiş ve bu sebeple daimi ikamet izni alma koşulların üye devletlerce yeni kısıtlamalar getirilebileceği kabul edilmiştir. Bu çerçevede Hollanda nezdinde daimi ikamet izni almak üzere Türk vatandaşlarınca yapılacak başvurularda yeni kısıtlama getirme yasağı altında koruma bulunmamaktadır.

Sonuç

Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu’nun internet sitesinde yapılan açıklama, dikkatleri “yeni kısıtlama getirme yasağı”na çekmektedir. Ancak 1/80 sayılı OKK’nın 6/I. ve 7. maddeleri kapsamında olan Türk vatandaşlarına kural olarak uyum diploması zorunluluğu uygulanamayacağından, Uyum Kanunu’nda yer alan istisna hükmü esasen bu hususta ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere öngörülmüş olabilir. Zira ABAD içtihadında bu iki maddeye dayanan kararlarda hukuka aykırılık daha açıktır ve yeni kısıtlama getirme yasağına ilişkin içtihattan farklı olarak, meşru gerekçelerle hukuka uygun kabul edilmemiştir.

Yeni kısıtlama getirme yasağı ise daha geniş bir uygulama alanı bulabilecektir. Uyum Kanunu’nun, yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı olduğu gerekçesiyle Hollanda mahkemelerinde açılan bir davanın, ön karar başvurusu yoluyla ABAD’a taşınması halinde; ABAD’ın uyum diploması zorunluluğunu, yeni kısıtlama getirme yasağına aykırı ancak meşru amaca dayanan bir düzenleme olarak yorumlaması muhtemeldir. Bununla birlikte ABAD, ortaya koyduğu ilkelere göre nihai değerlendirmenin her bir somut olayın özelliklerine göre Hollanda mahkemelerince yapılmasına hükmedecektir. Bu bakımdan ABAD önüne taşınsa dahi, uyum diploması uygulamasının Hollanda mahkemeleri ve idaresi tarafından uygulanması belirleyici olacaktır.

Getirilen kısıtlamanın entegrasyon amacına dayanan meşru bir kısıtlama olduğu yönündeki muhtemel Hollanda iddiası bakımından ise elverişlilik ve orantılılık ilkesi çerçevesinde yapılacak değerlendirme, başvurulan ikamet izni ve davacının durumu gibi somut olayın özellikleri nazara alınarak bir hakim tarafından sonuca bağlanabilmektedir. Hollanda Uyum Kanunu’nda yer alan ve Bakan tarafından muafiyet tanınabilecek halleri öngören hükümlerinin, bu ilkelerin değerlendirilmesinde Hollanda tarafından ileri sürülmesi muhtemeldir.

Diğer taraftan AB ülkelerinde yaşayan ve/veya çalışan üçüncü ülke vatandaşları ile bunların aile üyelerinin hakları, AB yasama tasarrufları ve AB anayasal kaynakları ile de garanti altına alınmıştır. Bu bağlamda Türk vatandaşlarına ilişkin bazı uyuşmazlık Divan önüne gelmiştir. Örneğin 1997 yılından beri Avusturya’da yaşayan Türk vatandaşı KV’nin, yeterli düzeyde Almanca bilgisi bulunduğuna ilişkin belge sunmadığı gerekçesiyle, konut yardımından yararlandırılmamasına ilişkin uyuşmazlıkta Divan, Avusturya düzenlemesini, “Uzun Süreli İkamet Eden Üçüncü Ülke Vatandaşlarının Statüsü Hakkında 25 Kasım 2003 sayılı ve 2003/109/AT sayılı Direktif”in ilgili düzenlemesine aykırı bulmuştur. Ancak Divan konuyu etnik kökene dayalı ayrımcılık bakımından incelemeyi reddetmiştir (KV, C-94/20). Dolayısıyla konu bakımından elverdiği ölçüde, özellikle ABAD tarafından meşru gerekçeye dayalı olması sebebiyle hukuka uygun bulunması muhtemel olan yeni kısıtlama getirme yasağına aykırılık iddiaları bakımından, AB anayasal düzenlemeleri ve yasama tasarrufları altında bir koruma normunun aranması seçeneğinin değerlendirilebileceği akla gelmektedir.

 

Bu yazıya atıf için: Gonca Çelik, “Ortaklık Hukuku, Hollanda Uyum Kanunu (2021) Karşısında Türk Vatandaşlarına Koruma Sağlayabilecek mi?”, Yaşayan Avrupa Birliği Hukuku Blogu, 20/02/2025, Link: <https://yasayanabhukuku.blogspot.com/2025/02/ortaklikhukukuhollandauyumkanunu.html>


Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Hiç bir içeriği kaçırmayın bizi takip edin.

 

No comments:

Post a Comment